Kürtler, silahı bırakınca oy almaya başladılar

A -
A +

Birçok kimse gibi biz de Kürt partilerine gençlerin dağdan inmesi, ölümlerin önlenmesi ve marjinal bölge partisi olarak değil, Türkiye partisi olarak çalışmaları için defalarca çağrı yaptık. Bu çağrı makul aklın gereği olmasına rağmen yıllarca kulak tıkandı. Veya belki de uygun ortam bulunamadı.
Şimdi o ortam doğdu ve böylece Kürt partisi isim değiştirerek HDP oldu ve mahalli olmaktan kurtularak cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarttı. HDP adayı Türkiye'nin her yanında hiçbir rahatsızlık yaşanmadan mitinglerini yaptı, meydana toplananlara mes'elelerini anlattı, onlarla diyalog kurdu ve neticesini de aldı. Önceki seçimlerde en fazla yüzde 6'ları bulan bir hareket, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 3 milyonu aşmış olarak yüzde 10'a dayandı. Bu sonraki seçimlerinde HDP'nin yüzde 10 barajını aşarak bugünkü milletvekilinin en az iki katı vekil çıkartabileceğinin habercisi olarak görülebilir. Meşru olduktan sonra mahzuru da olmaz. Yeter ki ele silah alınmasın, ideolojik taassup yaşanmasın, bölücülük yapılmasın ve Türkiye'yi rahatsız eden her şeye uzak durulsun.
Sn. Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimini gayet serinkanlı bir şekilde götürüyor ve toplumla da güzel köprüler kuruyordu. Bu sonuç iki yıldır devam eden ve inşallah tamamen ve köklü biçimde yeniden tesis edilecek  Türk-Kürt kardeşlik ve barışının mahsulüydü. Ne var ki Selahattin Demirtaş, biraz da Türkiye'nin tamamına hitap etmenin yeniliğinden olsa gerek 10 Ağustos'a yaklaşırken büyük hatalar işledi. Barış sürecinin başaktörü Recep Tayyip Erdoğan, ikinci aktörüyse Abdullah Öcalan'dır. Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan'a temin edilen bu ortamdan dolayı teşekkür etme hakkaniyetini göstereceğine "tek farkı bıyığı!" diyerek Türkiye gazetesinin  Hitler-Netanyahu kıyaslamasını gösteren "Tek fark bıyık!" manşetinden mülhem olarak Başbakanı, Hitler'e benzetmekle çok ağır bir haksızlık yaptı. Bu söz, sadece diğer seçmenleri değil, Kürt seçmeni de rahatsız etti. Türk, Kürt bütün herkesi rahatsız eden bir sözü de ezanın Kürtçe olması teklifiydi. Hatanın bu kadar vahim olanı zor işlenir. Ezan, o dilde-bu dilde değil, Arapça menşeli olarak Müslümancadır. Böylece de her Müslüman milliyetin kendi gönül dilindedir. Kamalist rejim 1932-1950 arası ceberut bir tatbikatla ezanı sözümona Türkçe olarak okuttu da kim ne kazandı? CHP bu utandıran mazisinden sıyrılmaya çalışırken HDP'nin o terekeye sahip çıkması neyle izah edilebilir? PKK'nın Mehmetcik katletmesiyle, "Kürtçe ezan" diyerek mânevî katliamla laikçi Kürtçülük yapılması arasında fark yoktur.
Sn. Demirtaş, bu sözleri demeseydi daha çok rey alırdı. Çocukları dağa götürülmüş yüreği yanık analara sahip çıkacak cesareti göstererek onlara sahip çıksaydı oylar, çok daha ciddi biçimde artardı.
Öyle ise HDP'nin kendini her anlamda sorgulaması gerekir. Strateji başlangıcı doğrudur. Sol açılımı Kürtçü iddiayı terk olarak okumak isteriz. Fransız ihtilalinin ideolojik serpintileri Türkçülük, Kürtçülük, Baasçılık gibi ırkçı takiplerin günü geçmiştir. Silah elden bırakılınca oylar arttı, zihindeki laikçi ideolojik silahları da bırakmak gerekir.
AK Parti'nin kazanması proje partisi olması sebebiyledir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.