Davutoğlu tam isabet

A -
A +

Büyük geçmişimizde kılıç ve kalem atbaşı giderdi. Kılıç, kalemin yazdığını yaymak içindi. Kalem, gerileyince kılıç düştü.
Ulemadan bir kalem ehli, devlette umeradan biri olabileceği gibi bizatihi vezir, sadr-ı âzâm, sultanlar da şair, hattat veya bir başka nev'iden ilim, irfân ve sanat ehli olurlardı. Bu, Devlet-i âli Osman'da böyle olduğu gibi meçhulümüz Selçuklu ve daha büyük meçhulümüz Büyük Selçuklu'yla diğer İslam devletlerinde de böyledir.
Padişahlar, hem devlet idare etmiş, hem musahipleriyle sohbet etmiş, hem yazmış, hem de fikir ve sanat sahiplerini himâye etmişlerdir. Bu hezarfen/bin hünerli vasıfları ise nasıl bir ebü'l vakt olduklarının şaşırtıcı delilidir. Bir Fatih Sultan Muhammed Han, o kadar ceng-ü cidal arasında nasıl vakit bulabildi, at sırtında mı yazdı ki Avnî mahlasıyla bir dîvan sahibi oldu.
Padişah, sadece memleketeyn/memleketler fethetmemekte, mantıklar kuşatmakta, fikirler inşa etmekte ve mısralarıyla gönül iklimlerini dalgalandırmaktadır. Padişahların manzumelerindeki bazı mısralar ahali arasında darbı mesel hâlini almıştır. Yavuz Sultan Selim Han'ın "şiirler olurken pençe-i kahrımda lerzân/Beni bir gözleri ahûya zebûn etti felek" ve Kanunî Sultan Süleyman'ın "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" mısraları meşhurdur.
Sadece şiirde değil; hüsni hat da öyle. Sultan Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz Hanlar ve elbette daha eskiler, nefasette yarışan hüsni hat istifler/güzel yazı kompozisyonları yazmışlardır. Sultan Abdülmecid'in hat levhası, yaptırmış olduğu Hırka-i Şerif Camiî'nin mihrab üstünde bugün de cemaate gülümsemektedir. 48 yaş gibi kısa bir ömür, devletin alabildiğine çalkalandığı bir zaman ve birinci sınıf hat eserleri verecek denli bereketli bir hayat. Abdülhamid Han çok usta bir marangoz, Vahideddin Han da fakih/hukukçuydu.
İslam tarihi ve Türk tarihi incelendiğinde devlet reisleri ve sair ümera/emirler-idareciler eser vermişlerdir.
Bu medeniyet ırmağımız, cumhuriyetle birlikte birden kurudu. Bunda harf inkılabıyla dil katliamının payı büyük olsa gerek. Son asırda eseri olan cumhurbaşkanı ve başbakan yok, bakan ise yok denecek kadar azdır? Kendisi anlatıp birinin kaleme aldığına hatırat denir.
Bu zaviyeden baktığımızda Ahmet Davutoğlu, çok uzun bir aradan sonra gelen eser sahibi ilk başbakandır. O'nun dış politikada çizip, tatbik mevkiine koydukları, Stratejik Derinlik adındaki kitabının hayat bulmasıdır. Sn. Davutoğlu eser vermiş ve hakkında eser yazılmış fikir inşa kabiliyetine haiz bir imzadır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.