Doğru yolda devam etmenin lüzumu

A -
A +
Her devirde, her zaman kıyâmete kadar doğru olan bir grubun, bir cemâatin olacağını Peygamber Efendimiz bildirmiştir. Bu konuda daha önce 2 makâle yazmıştık. Bir hadîs-i şerîf meâli şöyledir: "Ümmetimden doğru bir grup, hak üzere devâmlı bulunur." [Buhârî] Devâmlı duâ ederek, bu doğru olan, hak olan grubu bulmaya çalışmalıdır.
Abdülğanî Nablüsî hazretleri buyuruyor ki:
Kur'ân-ı kerîmde, "... Allah'ın ipine toptan sarılın, fırkalara ayrılmayın, parçalanmayın..." [Âl-i İmrân, 103] buyurulmuştur. Bu âyet-i kerime, i'tikâdda, inanılacak bilgilerde parçalanmayın demektir. Yanî nefislerinize ve bozuk düşüncelerinize uyarak, doğru îmândan ayrılmayın demektir. Fıkıh bilgilerinde ayrılmayın demek değildir. İ'tikâdda ayrılmak, parçalanmak elbette hiç câiz değildir. Ahkâmda, amellerde olan ictihâd bilgilerindeki ayrılık, hakları, farzları, amellerdeki ince bilgileri ortaya koymuştur. Eshâb-ı kirâm da, günlük işleri açıklayan bilgilerde, birbirlerinden ayrılmışlardı. Fakat, i'tikâd bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktu. Hadîs-i şerîfte de "Cemâat rahmet, ayrılık azaptır" buyurulmuştur.
Diğer bir hadîs-i şerîfte, "Ümmetimin [âlimlerinin] ayrılığı [amelî mezheplere ayrılması] rahmettir" buyurulmuştur. Dört mezhebin, amel bilgilerinde ayrılmaları böyledir. [Âlimlerin amel, iş bilgilerinde çeşitli ihtisâs kollarına ayrılmaları böyledir. Böylece; birçoğu tefsîrde, birçoğu hadîste, çoğu da fıkıhta ve Arabî bilgilerde yetişmişlerdir.] Bunun gibi san'at sâhiplerinin çeşitli iş kollarına ayrılmaları da rahmettir. (Hadîka)
Müctehid âlimlerin farklı ictihâdları olabilir. Bunlar bizim için senettir. Biz onların ictihâdlarına uymak zorundayız; hatâlarından sorumlu değiliz. Kendileri de sorumlu değildir. Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Âlim/müctehid, [amele âit bilgilerde] ictihâdında hatâ ederse bir, isâbet ederse iki sevap alır." [Buhârî]
Bir mezhepte bulunan bir Müslümân, diğer hak mezheptekileri kardeş bilir, onları incitmez. Birbirlerini severler, yardım ederler. Amelde mezheplerin bir olmayıp çok olması, faydalıdır. İnsanların yaratılışları birbirlerine benzemediği gibi, sıcak çölde yaşayanlara, bir mezhebe uymak kolay olurken, kutuplara yakın yerlerde yaşayanlara, başka mezhebe uymak kolay geliyor. Bir hastaya bir mezhep kolay iken, başka hastalık için, başka mezhep kolay oluyor. Tarlada ve fabrikada çalışanlar için de, bu ayrılış görülmektedir. Herkes, kendine daha kolay gelen mezhebi seçip, taklit ediyor veya bu mezhebe tamâmen geçiyor...
Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve Eshâbımın yolunda olanlardır." [Tirmizî, İbn-i Mâce]
Ehl-i Sünnet vel-cemâat demek, Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın gittikleri doğru yolda bulunan âlimler demektir. Necmeddîn-i Gazzî (rahmetullahi aleyh), "Ehl-i Sünnet âlimi demek, Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın gittikleri doğru yolda bulunan âlimler demektir. Sevâd-ı a'zam, yanî İslâm âlimlerinin çoğu böyle idiler. Hak olan cemâat ve 73 fırka içinde Cehennemden kurtulacağı bildirilmiş olan Fırka-i nâciye bunlardır" buyurmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.