Şeytân hakkında birkaç kelime...

A -
A +

Kur'ân-ı kerîmde (meâlen) buyuruldu ki: "Şeytân, sizi fakîr olacaksınız diye korkutur. Size cimriliği emr eder. Allah ise, kendisinden mağfiret ve fadl va'd ediyor."
Dünkü makâlemizde, şeytânın bazı suâllerinden bahsetmiştik. Bugün onun bir suâlini daha nakledelim.
Şeytân dedi ki: "La'netlik olduğum hâlde, niçin insanları saptırmam için bana imkân ve uzun bir mühlet verildi?"
Allahü teâlâ, isyân edenle itâat edenin belli olması için, "Domuz eti yemeyin, içki içmeyin..." gibi bazı yasaklar koymuştur. Domuzu ve içkiyi yaratıp yasaklaması gibi, şeytânı yaratarak, insanları saptırması için ona uzun bir mühlet vermesi de, insanlar için bir imtihândır. Allahü teâlâ, insanların bu imtihânı kazanmaları için, kurtuluş yolunu da göstermiştir. Öyle bir imtihân yapıyor ki, soru ve cevapların hepsi önceden bellidir. "Şunları yaparsanız imtihânı kazanırsınız, şunları yaparsanız kaybedersiniz" buyurmaktadır. Dileseydi, imtihânı kaybedenleri de Cennet'ine koyabilirdi. Fakat mülk O'nun olduğu için, îmân etmeyenlere Cennet'ini harâm kılmıştır. Hiç kimseyi de gücünün yetmeyeceği işlerle mükellef kılmamıştır...
Büyük âlim İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh) buyurmuştur ki: "Şeytân, insanlara hep kötülük ve düşmânlık yapmaları husûsunda vesvese verir."
Dârul-Fünûn müderrislerinden [eski İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyelerinden] Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi aleyh) de buyurmuştur ki: "Şeytânların hepsi kâfirdir. İnsanları aldatmaya uğraşırlar. İbâdetleri unutturup günâhları iyi gösterirler. Nefsin arzûlarını kızıştırırlar (kabartırlar). Şeytânlar, ateş ile havadan yaratılmıştır. Cinde hava, şeytânda ateş daha fazladır. Cin ve şeytânlar, en ufak yerden geçerler, insanın içine, damarlarına bile girerler."
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde (meâlen) buyurdu ki: "Şeytân, sizi fakîr olacaksınız diye korkutur. Size cimriliği emr eder. Allah ise, kendisinden mağfiret ve fadl va'd ediyor." (Bakara, 268)
Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: "Gadab (gazaplanmak, kızmak, sinirlenmek, öfkelenmek, hiddetlenmek) şeytândandır. Şeytân ise, ateştendir. Su ateşi söndürür; binâenaleyh, sizden birisi kızdığı zaman abdest alsın." (Ahmed bin Hanbel'in Müsnedi)
Büyüklerden biri şeytâna dedi ki: "Senin gibi mel'ûn (lânetlenmiş) olmak isteyen, ne yapsın?"
Şeytân sevinip "benim gibi olmak isteyen, namaza ehemmiyet vermesin ve doğru-yalan her şeye yemîn etsin, yanî çok yemîn etsin" dedi.
O zât da: "O hâlde, ben de hiçbir namazı bırakmayacağım ve artık yemîn etmeyeceğim" dedi. (Ebu'l-Ferec Abdurrahmân İbnü'l-Cevzî, Telbîsü İblîs)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.