Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Yusuf Aleyhisselam... Tabircilerin piri

Düzenleyen:
Yusuf Aleyhisselam... Tabircilerin piri

Ramazan Haberleri

Firavun garip bir rüya görmüş, tesirinde kalmıştır. Şöyle ki yedi cılız inek yedi semiz ineği yemektedir iştahla…

Hazreti Ya’kûb’un öksüz kalan oğulları Yusuf ve Bünyamin’e karşı büyük bir muhabbeti vardır. Hele Yusuf’a… Hoş simalı ve çok asil bir çocuktur, gören hayran olur ona. Hazreti Ya’kûb onu bir süreliğine kız kardeşine yollamıştır, halası bir daha da bırakmaz. Hazreti Ya’kûb “gönder bir göreyim” dedikçe, bahaneler bulur atlatır ustalıkla. 
Hazreti Yusuf çocukken müjdeli rüyalar görür ki Allahü teâlânın aziz edeceği bellidir daha o yıllarda. Bir keresinde güneş, ay ve yıldızlar secdeye kapanır rüyasında. 
Ya’kûb aleyhisselam büyük müjdeyi hisseder “bunu kimseye anlatma” der. Ancak kardeşleri duymuştur, onu kıskanmaya başlarlar. Aralarında bir plan yaparlar. “Yusuf’u alıp mesireye götürelim. Öldürelim kaldıralım ortadan!” 
Kardeşlerinden Yehuda ve Robîl buna karşı çıkar. Cana kıymak büyük günah derler, hesabını veremeyiz sonra. En iyisi indirelim bir kuyuya, kervancılar görür alır nasıl olsa. 
Kardeşler o gün kıra gideceklerdir, neşe içinde atlara biner, ok atarlar. Çın çın kahkaha. 
Yusuf da çocuktur, merakla sorar: Siz kırlara çıktığınızda hep böyle eğleniyor musunuz? 
-Ooo bunlar ne ki? Görmen lazım.
-Ben de sizinle gelsem?
-Neden olmasın, eğer izin alırsan babamızdan.
Alır ve katılır onlara. 
ELİMİZE DÜŞTÜN SONUNDA!
Üvey ağabeyleri önceleri şirin davranır, uzaklaştıkça hırçınlaşır, döver hırpalarlar. Hangisine sığınsa o başlar tokatlamaya. 
Neyse ki teyzesinin oğulları araya girer, ellerinden alırlar. Götürürler bildikleri bir kuyuya. Ağzı dar, dibi geniştir, beline ip bağlar, yarıya kadar ağır ağır indirir sonra birden bırakırlar suya. Kuyu içinde bir kaya vardır onun üstüne çıkar. Baktılar bir şey olmadı taş atmaya başlarlar, yine Yehuda girer araya. 
Yusuf, ağabeylerine “Burası çok soğuk” diye bağırır “gömleğimi atamaz mıydınız acaba?” 
-Rüyanda ay, güneş, yıldızlar filan görüyordun ya! Gelir seni ısıtırlar meraklanma! 
Sonra bir koyun keser, gömleği kana boyarlar, eve dönünce “Yusuf’u kurt parçaladı” derler babalarına.
Kurdun parçaladığı insanın gömleğinde bir sökük bile olmaz mı? Yakup aleyhisselam inanmaz onlara. Lâkin ardına da düşmez. Bakalım Rabb’imiz kimleri çıkaracaktır karşısına? 
Hazreti Ya’kub, Azrail aleyhisselama sorar. Yusuf’umun ruhunu aldın mı?
-Hayır almadım.
-Öyleyse yaşıyor. Şükür Elhamdülllah!
Hazreti Yusuf kuyuda üç gün kalır, ağabeylerinden Yehuda gizlice gelip yemek sarkıtır ona.
Bazı âlimlere göre ilk vahye orada mazhar kılınır, o karanlık kuyuda. 
KÖLE PAZARINA
 O gün Medyen’den Mısır’a giden bir kafile kuyuya kova sarkıtmıştır, çekerler ne görseler? Urgan sarılmış bir genç çıkar karşılarına. 
Bir rivayete göre kardeşleri haberdar olur “bu bizim kölemizdir” derler “demek ki kaçtı sığındı kuyuya!” 
Kervancı Malik üçer beşer dinar verip onları başından savar. Bedelini ödedim der, artık satabilirim rahatlıkla.
Mısır’a varınca, çıkarır pazara. 
Çarşıda kim varsa talip olur, yaşlı bir kadın eğirdiği ipleri teklif eder hatta. Fevkalade bir güzellik, bakan döner bir daha bakar. Bu nurani çehre, bu temiz sima… 
O gün Firavun’un Maliye Nazırı Kutfir de pazarı dolanmaktadır. Yusuf’u görünce içi kaynar ve Malik’i ikna eder 20 altın, bir beyaz elbise ve bir çift kundura karşılığında… 
Yusuf’u alır getirir saraya. Usul erkân, hesap kitap öğretir, iyi bir memur olarak hazırlar. Doğrusu evladı gibi davranmaktadır ona. 
AZİZE’NİN GÖZÜ ONDA
 Yusuf 17’sindedir daha, nazırın genç hanımı gözünü alamaz ondan. Bildiğiniz kara sevda. 
Etraftan alaya alırlar “Köleye mi düştün yani, yakışıyor mu sana?”
Onları bir ziyafete çağırır, yedirir içirir elma ikram eder sonunda. Tam meyveleri soyuyorlardır ki Yusuf’u içeri alır. Sadece bir lahza. Kadınlar bakarlar elleri kan içinde, parmaklarını doğramışlar da varamamışlar farkına. 
Melek desen değil… İnsan da olamaz ama.
Yusuf aleyhisselam nazırın hanımından biteviye kaçar, “Ne güzel gözlerin var” dediğinde “Biliyor musunuz” der “Bunlar kabirde patlayıp akacak toprağa!” 
-Şu saçlara bak!
-Evet cesedimden ilk onlar ayrılacak mezarda. 
Azize bir gün onu odada kıstırır, Hazreti Yusuf çıkmak için kapıya koşar. Hanım yakalayıp mintanından çeker, yırtar hatta. Can havliyle kapıyı açmıştır ki ne görse beğenirsiniz? Nazır karşılarında!
Azize üste çıkar, “Hele bakar mısın şunun yaptığına, cezası zindana atılmaktan başka ne olabilir acaba?”
Gömlek önden değil arkadan yırtılmıştır oysa, kimin suçlu olduğu ortada… Lakin hâkim köleden yana karar verecek değildir ya. 
Yusuf aleyhisselam zindanda yıllarca kalır, mahkûmların rüyalarını tabir eder bu arada. Babasından bu ilmi öğrenmiştir zamanında. Ayniyle vaki olur, bire bir çıkar biiznillah! 
ZİNDANDA BİRİ VAR
 O günlerde Firavun garip bir rüya görmüş, tesirinde kalmıştır. Şöyle ki yedi cılız inek yedi semiz ineği yemektedir iştahla. Hâlbuki kuru ve yeşil başaklar da vardır ortada.
Kâhinlere sorar. “Bunlar karışık hâller” derler “tabiri olmaz.” 
Ancak eski bir mahkûm Hazreti Yusuf’u hatırlar. Efendim bu rüyayı tabir edebilecek birini tanıyorum galiba?
-Nerede?
-Zindanda.
Huzuruna çağırtır. Rüyasını anlatır.   
Yusuf aleyhisselam ‘her şey o kadar net ki’ der. ‘Yedi besili inek bolluk yıllarına işaret, cılız olanlar ise kıtlık yıllarına. Şimdi ekin varken toplayıp kaldırın ambarlara, kıtlığı sıkıntısız atlatırsınız inşallah!’ 
Başakların da silkelenmemesini söyler, böylece çürümeden duracaklardır yıllarca.
Firavun “Sen asil temiz bilgili bir gençsin” der, “Niye düştün zindana?”
Yusuf aleyhisselam susar ancak nazırın hanımı her şeyi anlatır onu temize çıkarır yıllardan sonra. Kocası ölmüştür, eski gücü yoktur artık sarayda.

Düzenleyen:  - Ramazan
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...