"Allaha ısmarladık"

A -
A +

Yazar dostumuz zor günler yaşıyordu.

İş yerinin servisinde akşam eve dönerken yan yana düştüğümüzde anlattı:
-Kızımın sözünün kesildiği günden beri boğazımda bir yumru ile yaşıyorum. Onu üzmemek için neşeli adam rolü oynuyorum. Yarın evleniyor. Her babanın bu dönemde söylediği gibi, doğduğunda kucağıma aldığım gün daha dün gibi... Ne zaman büyüdü bilmiyorum! Kızlar oyuncak bebek gibi hiç büyümeseler... Doğduğu günden beri evin orasına burasına tıkıştırılan çeyizlerinin bırakacağı boşluk, sevgisiyle, coşkusuyla, sesiyle bıraktığı boşluğun yanında ne ki... Edebiyat, tarih, İstanbul konuşurduk. Leb demeden leblebiyi anlamasına bayılırdım. Son bir haftadır hepten odasına kapanması içimi acıtıyor. Kapısının altından sızan ışığın artık yanmayacak olmasını düşündükçe üzülüyor, ama iyi insanların ailesinin bir ferdi olacağı için seviniyorum.
Dudaklarının titrediğini görünce eline dokundum:
-Her kız babasının yaşadığı duygu karmaşasıdır bu, dedim. Hem kızınla bir ömür birlikte yaşamak istersin, hem de bir an önce yuvasını kurup mutlu olmasını görmek... Ağlama...
Gülümsedi, şaka yaptı:
-Hayır, ağlamıyorum. Geçmişimize soğan doğradım da...
***
Düğünün üzerinden dört gün geçmişti; bu kez özellikle o yazar dostumun yanına oturdum serviste...
Daha tek kelime bile konuşmamıştık, çantasından büyük, sarı bir zarf çıkardı, kucağıma koydu.
Açtım; zarfın içinde el yazısıyla yazılmış bir tomar kâğıt... Mektup galiba... Ama bu kadar uzun mektup olur mu?
-Seksen altı buçuk sayfa, dedi. Dün gece kızımın odasında buldum.
***
Okumaya başladım.
***
"Babacığım,
Kitaplarından birinde, 'Biz doğulular babamızı, annemizi, çocuklarımızı uzaktan severiz. Yetiştiğimiz iklimde seni seviyorum yoktu; dokunmak, sarılmak yoktu' diye yazmıştın.
Senin genlerini taşıyan biri olarak ben de sana karşı sevgimi belli edemedim.
...
Bir başka kitabında ise ihtiyar bir adam bu sevgi açlığını vasiyetine yansıtmıştı hani, şöyle diyordu:
'Bu dünyayı sevemedim. Tek isteğim, çocuklarım beni mezara koyarken bir kere babacığım desinler.'
Seninle yollarımızın ayrılacağı kesinleşince oturup bir hesap yaptım.
Bu dünyada yaşadığım gün sayısı 6951.
Ben de günlerce odama kapanıp sana 6951 kere 'Babacığım' yazdım. Her güne bir tane...
Seni -elbette!- seviyorum.
Allaha ısmarladık."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.