Yemeği salçalı ve baharatlı seviyorsanız dikkat!

Ses kısıklığı, boğaz ağrısı ve kronik öksürük sorunlarınız mı var? Baharatlı yemekler, çikolata ve taze sıkılmış meyve suyu tüketimi sonrası, midenizden boğazınıza doğru yanma mı oluşuyor? Eğer bu soruların yanıtı "Evet" ise toplumda her 100 kişiden 20'sini etkileyen reflü ile karşı karşıyasınız demektir. Reflü ile yaşamak sadece yaşam kalitesini düşürmüyor, ülser ve yemek borusu kanseri gibi önemli hastalıkları da beraberinde getiriyor. Memorial Dicle Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nden Uz. Dr. Remzi Beştaş, reflü nedenleri ve tedavisi hakkında şu bilgileri veriyor...

​İLGİNÇ BELİRTİLER VERİYOR
Mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, reflünün en sık görülen belirtisidir. Bunu, mide içeriğinin ağza gelmesi ve yutma güçlüğü gibi belirtiler takip eder. Bazı hastalarda; ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusma gibi şikayetler de görülebilir. Reflü yalnızca yemek borusu, mide ve bağırsak sistemi değil, başka organ ve sistemlerde de bazı belirtilerle kendini gösterebilir. Boğaz, göğüs ağrısı, astım benzeri bulgular, ses kısıklığı, öksürük ve diş çürükleri de reflüye bağlı olarak gelişebilir.

KİLO DA ETKİLİ OLUYOR
Reflü hastalarında, özellikle baharatlı gıdalar, yağlı ve salçalı yemekler, çikolata, taze sıkılmış meyve suları tüketildiğinde şikayetler artış gösterir. Çay ve kahve de rahatsızlık verir. Reflü belirtileri özellikle aşırı kilolu ve hastalarda belirgindir. Reflü şikayetleri yaşayan kişilerin kilo verdiklerinde, bu sorunun önemli ölçüde azaldığı görülmüştür. ihmale gel mez Klasik belirtilerle, reflü tanısı konulur. Daha rasyonel bulguların, endoskopik incelemeyle ve 24 saat süreyle yemek borusuna gelen mide asidinin bir cihaz yardımıyla ölçülmesi ile reflü olup olmadığı belirlenebilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Reflüye bağlı kanama, ülser, yemek borusunda delinme veya darlık gelişebilir. Reflünün en korkulan komplikasyonu kanserdir. 'Barrettözofagus' denilen hücresel dönüşüm buna zemin hazırlar. Bu hastalarda yıllık kanser gelişme sıklığı ise yüzde 0.5 civarındadır. Dolayısıyla kanser sık rastlanan bir durum olmasa da hastalık mutlaka tedavi edilmeli, şikayetler kontrol altına alınmalı.

​ÖNCE İLAÇ, OLMAZSA AMELİYAT
Tedavide en iyi yanıt, asit baskılayıcı ilaçlar ve doku koruyucu ilaçların kullanımı ile alınmaktadır. İlaç tedavilerinden sonuç alınamayan hastalarda cerrahi seçenek de uygulanmakta ve başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

​ÇİKOLATA YEMEYİN!
Reflünün kontrol altına alınmasında beslenmede değişiklik yapılması gerekiyor. Hastaya özel bir diyet programı uygulanması önemli. Porsiyonlar küçültülmeli, yağlı yemeklerden sakınılmalı ve çikolata tüketimi azaltılmalı..