100 kişiden biri koku özürlü

100  kişiden  biri koku  özürlü

SAĞLIK Haberleri

Sağlıklı bir kişi 10 bin farklı kokuyu hissediyor. Ancak geçtiğimiz yıl Science dergisinde yayımlanan bir çalışma bir kişinin 1 trilyon kokuyu ayırt edebileceğini ortaya çıkardı. Buna karşılık toplumda 100 kişiden biri hiç koku almıyor

Ziyneti Kocabıyık

Pırıl pırıl bir sabah pencerenizi açtığınızda, cıvıl cıvıl kuş sesleriyle şenlenen bahçenizdeki hanımelinin kokusunu içinize çektiğinizi düşünün…  Deniz kenarında yürürken akciğerlerinize dolan iyot kokusu, bir dostunuzla içtiğiniz kahvenin kokusu, yeni doğmuş bebeğinizin masumiyetinin kokusu, masanıza gelen yemeğin kokusu, yeni demlenmiş çayın kokusu, annenizin kokusu, en sevdiğiniz parfümün kokusu… Bir de bunların hiç hissedemediğinizi düşünün…
Beş duyumuz içinde pek de farkında olmadığımız koku alma duyusunun önemi Acıbadem Taksim Hastanesinde düzenlenen 1. Uluslararası Koku ve Tat Sempozyumu’nda tartışıldı. Yabancı koku uzmanlarının da katılarak tecrübelerini paylaştıkları sempozyumun başkanı Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aytuğ Altundağ’la kokunun hayatımızdaki anlamını konuştuk.

Koku alamamak nasıl bir duygu?
Aynı görememek, işitememek gibi bir duygu. Tek farkı tamamen kaybedene kadar gidişini pek fark etmemeniz. Kaybettikten sonra ise sizin için hayat daha renksiz, daha siyah-beyaz hâle geliyor.

BEŞ KİŞİDEN BİRİ KOKU ALMIYOR
Görmesinin zayıfladığını söyleyen çok sayıda insanla karşılaşıyoruz ama grip olduğu zamanlar dışında koku alamadığını söyleyen pek fazla insanla karşılaşmıyoruz.
Aslında koku alma bozuklukları toplumda yaygın. Çalışmalar çeşitli düzeydeki koku bozukluklarının toplumun beşte birini etkilediğini gösteriyor. Koku duygusunu tamamen kaybedenlerin oranı ise yüzde 1. Yani her 100 kişiden biri hiç koku alamıyor. Bunun çaresinin olmadığını düşünerek zaman içinde kabulleniyor. Oysa bu yeni bir bilim ve bu alanda yeni tedavi teknikleri gelişti. Doktorların büyük bir bölümü de koku bozukluklarının tedavi edilebileceğini bilmiyor.

HAYATI KISALTIYOR
Koku almasak ne olur? Çok mu önemli?
Koku alamamak depresyona sokuyor ve hayatı kısaltıyor. Koku alamazsanız, yemeklerin lezzetini hissedemezsiniz. Bunun sonucunda, iştah azalması , bozulmuş yiyecekleri fark edememe sebebiyle sık besin zehirlenmesi, evde yemek pişirme esnasında , yemeği yakma, doğalgaz ve dumanı fark edememe ve sık ev kazaları, unutkanlık, hafıza ile ilgili problemler, kişisel temizlik problemleri, sosyal fobi, kimyasal maddelere aşırı maruziyet ve ortalama hayat süresinde kısalma riski ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

Koku bozukluğu nasıl ortaya çıkıyor?
En önemli sebep üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır.

Bunları geçici olanlar sanırım.
Bu çok yanlış bilinen bir konu. Eğer grip ya da nezle olduysanız 5 günden sonra koku alma duyunuz yerine gelir. Beş günden sonra koku alma duyunuz geri gelmediyse, bu üst solunum yolu virüsü sadece burun tıkanıklığı yapmamış, kafa tabanınızda yer alan koku soğancığına da saldırıp, koku merkezinizi travmaya uğratmış demektir. Bu durumun aynı işitme kaybı gibi değerlendirilmesi gerekir. Koku kaybı bir hastalıktır. Koku kaybı özellikle menopoz sonrası kadınlarda çok sık görülür. Genellikle hastalar “hocam ben bu gribi geçirmeden önce tazı gibi koku alıyordum ama bu hastalıktan sonra koku duygum geri gelmedi”  şikâyeti ile gelirler.
İkinci sebep burun tıkanıklıklarıdır. Alerji, sinüzit, burun eti büyümesi, deviasyon, burnunuzu kapatan her ne varsa koku alma duyunuzda azalmaya yol açar. En çok sık karşımıza çıkan kafa travmalarıdır. Yüksekten düşmeler, darbeler, trafik kazaları, çocukların oyun esnasında kafalarını bir yere çarpması en önemli sebeplerdir.

Koku duygumuzu geliştirebilir miyiz?
Burun da aynı kulak gibi eğitilebilir bir organdır. Kokuları çalışarak, burnunuzu geliştirebilirsiniz. Koku kabiliyetinizi, öğrendiğiniz kokuların sayısını artırabilirsiniz.

Biz ne kadar koku biliyoruz?
Bundan 3 yıl öncesine kadar klasik kitaplarda insanoğlunun 10 bin koku alır derdi. Fakat 3 yıl önce yapılmış Science da yayınlanan çok güzel bir çalışma var. Matematiksel modellemelerde insanoğlunun bir trilyondan fazla kokuyu ayırt edebileceği ortaya çıktı. Etrafımızdaki her şeyin bir kokusu var.

Mesela?
Havanın bile kokusu var. Havanın içinde kükürt oranı artınca havanın kokusu değişiyor ve kirli olduğunu fark ederek maske takmaya başlıyorsunuz. Koku duygunuzu 10 binden 1 trilyona kadar kendinizi geliştirebilirsiniz.

SİGARA, KOKU HÜCRELERİNİ ÖLDÜRÜYOR
Sigarayı bırakan kişiler daha iyi koku aldıklarını söylüyorlar.

Sigara koku hücrelerinin ölümüne yol açar. Koku duyusunu azaltan sebepler içinde hava kirliliği de önemlidir. Çünkü havanın içindeki toksik maddeler sigara gibi koku hücrelerinde ölümüne yol açar.

Nasıl tedavi ediliyor?
Koku hücreleri, beyinde hipokampüsle birlikte kendini yenileme kapasitesine sahip tek sinir hücresidir. Dolayısıyla disiplinli bir şekilde koklama antremanı yapmak, yeni hücrelerin tekrar aktive olmasını sağlar. Aynı şekilde o bölgenin hava akımını değiştiren yenilenmeye yol açan ilaçları da veriyoruz. Kimi zaman da oradaki tıkanıklığı tamamen açmamız gerektiğinde ameliyat ediyoruz.

PARKİNSON BELİRTİSİ
Koku alamamak doğuştan olabilir mi?

Kallman sendromu diye bir hastalık var. Bu hastalar doğuştan koku alamazlar. Bunun dışında yaşlanma, Parkinson, Alzheimer gibi sebeplerle de koku alma bozukluğu ortaya çıkıyor. Hatta Alzheimer ve Parkinson da önce koku alma duyusu azalıyor ondan sonra nörolojik sonuçlar ortaya çıkıyor. Koku alma bozukluğu veya koku duyusunun değerlendirilmesi Alzheimer da erken tanı testi olarak kullanılıyor. Belli yaşın üzerindeki kişilere ‘koku alma duyunuzda azalma varsa, kaybolmasa bile hemen bir doktora müracaat edin’ diyoruz. Bunun dışında şeker hastalarında tiroit hastalarında, koku alma bozukluğu oluyor.

AĞIZ TADI OLMAYAN OBEZ OLUYOR

Tatlı, tuzlu, acı, ekşi ve umami tadı olmak üzere 5 farklı tat, her şeyin tadı ve her tadın bir amacı vardır. Tatlı tadıyla aldığınız karbonhidrat alım dozunu ayarlarsınız. Tuzlu tadıyla elektrolit dengenizi sağlarsınız. Ekşi ve umami tadıyla aminoasit dengesini sağlarsınız. Acı tadıyla da kendinizi zehre karşı korursunuz. Özellikle doğada bazı zehirler acı tattadır. O yüzden biz acı bir şey tattığımızda bundan kaçınma refleksi gösteririz. Bunların duyarlılığına göre de, dil geliştirmiştir. O yüzden bizim tat almamız sadece keyif için değil vücudun enerji metabolizmasını dengelemek için gelişmiş bir duygudur.

Tat alma bozukluğu obezite gelişimini de etkiler o hâlde.
Kesinlikle tatlı duyusu gelişmemiş kişiler daha fazla karbonhidrat ve tatlı yiyorlar.

Peki bunu eğitebilir miyiz?
Özellikle çiğnemeyi artırarak, lokmaları uzun süre çiğneyerek ve ağzınızda uzun süre tutuptükürük salgınızı artırarak tat duyunuzu geliştirebilirsiniz. Eğer ağız kuruluğunuz varsa, lokmaları çiğnemeden yutuyorsanız o tatları keşfedemezsiniz. Çünkü amaç tat molekülüyle dilin üzerinde yerleşmiş tat reseptörlerini birleştirmektir. Eğer hızlı yiyor ve hızlıca yutuyorsanız o süre kısalır. O yüzden daha fazla yersiniz.

Kayıplarda tat ve koku birlikte mi kayboluyor?
Lezzet birlikte kaybolur tat ve koku duyusu tamamen birbirinden ayrıdır. Dil hastalıklarında tat duyusu gider, burun hastalıklarında koku duyusu gider. İkisinin kaybında da ortak kavram olan lezzet duyusu ortadan kaybolur.

FİLMLERE KONU OLDU
Alman asıllı yazar Patrick Süskind’in ünlü eseri “Koku”yu duymuşsunuzdur. Daha sonra sinemaya da aktarılan kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille’ın koku duyusu o kadar gelişmişti ki, her kokuyu ayırt edebiliyor ve bunları beyninde depolayabiliyordu. Öyle ki, çok uzaklarda bile olsalar gelen kişileri kokusundan tanıyabiliyordu. Aynı zamanda çok iyi bir koku üreticisi olan Grenouille’in doğuştan kendi kokusu yoktu. Kokuların psikolojik etkisini keşfettiği o sıradaki işine göre farklı kokular kullanıyordu. Eğer acelesi varsa karşındaki kişinin acele etmesini sağlayan bir koku sürüyor, eğer fark edilmemek istiyorsa kokusuzluğunu kullanıyordu.

100  kişiden  biri koku  özürlü

TESTİ GEÇEMEDİM
Doç. Dr. Aytuğ Altundağ koku bozukluklarının Kulak Burun Boğaz Hastalıkları bünyesinde ele alındığını ve koku testleri ile tespit edildiğini söyledi. Ben de merak ettim ve gül, portakal ve tarçından oluşan üç farklı kokuyu çeşitli düzeylerde kokladım. Test çubukları 1’den 16’ya kadar farklı yoğunlukları içeriyordu. Kendime çok güvenmeme rağmen aslında o kadar da iyi koku alamadığımı öğrendim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...