Hande Akın: Şarta bağlı mutluluk olmaz

Hande Akın: Şarta bağlı mutluluk olmaz

SAĞLIK Haberleri

“Hayatta koşuşturma içindeyiz. O yüzden de mutsuzluklarımızın sebeplerini hep birilerine ya da bir şeylere bağlıyoruz...”

ZİYNETİ KOCABIYIK

Eskilerin “saadet” dediği, şimdi herkesin sürekli olarak kendinde olup olmadığını sorguladığı bir kavram “mutluluk”. Para, aşk, aile, şöhret, başarı gibi araçlarla ulaşmaya çalıştığımız, bazen aracın kendisiyle karışan, insanın hayattaki en temel amaçlarından biri… Daha mutlu olmaya çalışanları görünce hemen şu sorular geliyor aklıma: Çok mu mutsuzuz da, her yerde, her şeyde mutluluğu arıyoruz? Evlilikte, ilişkide, iş yerinde mutlu olmanın sırlarını veren tavsiyeleri döndürüp döndürüp okuyoruz? Neden kalabalıklar da kendimizle baş başa kaldığımızda yüzlerimiz asılıyor? Mutluluk dediğimiz şey ne? Bir kursu, okulu var mı ki, ikmale kaldığımız bu dersten sınıfı geçelim?
Bütün bu soruları, ilişki ve iletişim danışmanı Yazar Hande Akın’a sordum. Hande Akın, eski bir reklamcı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olduktan sonra uzun yıllar büyük reklam ajanslarında ve televizyon kanallarında programcı olarak çalışmış. Ve günün birinde, mesleğinin en tepe noktasında “Ben bu dünyanın içinde ne arıyorum, burada mutlu değilim ki” diyerek kurumsal hayata veda etmiş. Kendini kişisel gelişimini tamamlamak için arayışlara girmiş. Kaz Dağlarında başlayan Hindistan’dan, Konya’ya, Tayland’dan, Şirince’ye, Venedik’ten, İngiltere Glastonbury’e, İspanya’dan, Sedona’ya, Arizona’dan, New York ve Güney Amerika’ya uzanan uzun bir yolculuk yapmış. Bütün buralarda o güne kadar hayatına dokunan insanların izlerini takip etmiş. Kafasındaki soruların cevaplarını aramış. Bu arada “Kadın Olmak” ve “Aşk Ol” adında iki kitap yazmış...  

ŞÜKREDEBİLMEK MUTLULUKTUR
Senin mutluluk tarifin ne?

Herkes farklı bir cevap verebilir tabii bu soruya. Bense, gerçekten iyi hissettiğimde, huzurlu hissettiğimde mutluyum. Şükredebildiğimde, içimi sevinç kapladığında mutluyum. Aslında hiçbir şey olması gerekmiyor. Bir bardak çayını alırsın, oturursun, içinde his olarak gerçekten tam hissediyorsundur. İşte o zaman mutlusun. Yaptığımız en büyük hata mutluluğu bir şarta bağlamak. Eskiden ben de öyleydim. Şu müşteriyi alırsam mutluyum, şu işi başarırsam mutluyum diye düşünürdüm. Oysa mutluluğu şarta bağladığımızda işin içine çaba giriyor. Şartın gerçekleşmemesinde bizim de payımız var. Evet başarılı olmak için çaba göstereceğiz. Ancak mutluluğumuzu buna bağlamayacağız. O gerçekleşmediğinde kendimizi mutsuzluğa mahkûm ediyoruz. Her iki durum olduğunda da yani istediklerin  olmadığında da, istediklerin olduğunda da nötr kalabildiğinde mutlusun demektir.

OLAN GÜZELDİR
Razı olmak, teslimiyet önemli yani?

Güzel söyledin. Razı olmak gönülden, buradan. Bir şey olduğu zaman ‘çok şükür ve teşekkür’. Olmadığı zaman ‘vardır bir hikmeti’ diyebilmeliyiz. Olan güzeldir diyebildiğinizde her şey değişiyor. Çünkü bir şey gerçekleşmiyorsa, siz fark etmeseniz bile sizin için çok daha iyi, çok daha hayırlı olan bir kapı açılıyor.

ŞİKÂYET ETMEK ENERJİYİ DÜŞÜRÜYOR
Olanı gönülden kabullenmek daha mı iyi hissettiriyor?

Şikâyet etmeye başladığımızda enerjimizi düşürüyoruz. Şikâyet ettiğimizde aksilikler üst üste gelir. Başkalarıyla kavgaya tutuştuğumuzda hep öfkeli insanları, kızgın insanları kendimize çekeriz. Çünkü kendimizle kavga hâlindeyiz sürekli. Kendimizi çoğu zaman o kadar çok yargılıyoruz ki, kendimizi beğenmiyoruz. Kendi kendimizi yargılayan zihin oyunları aynı zamanda mutsuzluğumuza da kapı açıyor. Kendi kendinizle iç muhasebenizi yapın ama sürekli olarak kendinizi yargılayıp mahkûm etmeyin. Teslim olun. Daha iyisi mutlaka gelecektir...
Günümüzde hepimizin daha iyi hissetmenin önüne koyduğumuz engel stres, zamansızlık, bunun etkisi nedir?
Şimdi hayatta daha fazla rekabet, hırs var. Geçmişe göre her şeyi çok hızlı tüketiyoruz. Ancak hayatta hiçbir şey çok acil değildir. Her şeye hayatın akışı içinde yetişebiliriz. Bunları kendimize telkin ettikçe daha sakin kalabiliriz, iletişimlerimiz ve ilişkilerimiz daha kaliteli olabilir. Stres her hastalığın altında yatan önemli sebep. Sakin olun.

ÖN YARGIYI KALDIRIN
Zihnimizde herkesle, olaylarla ilgili ön yargılarımız var. Farkında olmadan insanları etiketliyoruz. Sonra da o etikete göre davranıyoruz. “Çok şişman”, “Çok tembel”, “Çok kötü giyiniyor”... Ama onu hiç tanımıyoruz ki aslında. Ön yargı karşımızdakini değil bizi mutsuz eden bir duygudur. Vazgeçin..

'NEREDE ESKİ KOMŞULUK' DEMEYİN, KENDİNİZE BAKIN
Eskiden daha mı mutluydu insanlar?

Mutluluk zamana göre değişmez. Evet herkesin hayatının zorlukları var. Her dönemin getirdiği zorluklar var. Zaten konu da bu. “Mutlu olmak istiyorum” diyoruz ama gerçekte bunun için bir şey yapmıyoruz. Eskiden müthiş bir komşuluk varmış. Eğer iletişimlerimiz, ilişkilerimiz erozyona uğruyorsa dönüp kendimize bakmamız lazım. Mesela eskiden ben mahallemde evden çıktığımda, köşedeki dükkanın önünde oturan esnaf “günaydın abla” derdi. Şimdi elinde cep telefonu kafasını bile kaldırmıyor. Teknoloji iyi, elimizdeki cep telefonuyla her yere ulaşabiliyoruz. Fakat arada bir kafamızı kaldıralım. Bir selam, bir günaydın, karşımızdakinin yüzüne bakarak gülümsemek iletişim açısından çok önemli. Çok iyi tanımasak da... Bu pozitif bir duygu kendimizi iyi hissettirir bu bile mutluluktur. Şimdi herkesin çok işi var. Hep bir acele içindeyiz yanımızdan geçenin yüzüne bile bakmıyoruz. Kaçımız apartmanındaki komşuların büyük çoğunluğunu gerçekten tanıyoruz? Bu bayramda kaçımız apartmandaki yaşlıları ziyaret etti?  Eski komşuluk öldü demeyelim, kendimize bakalım.

VERMEK MUTLU EDER
O hâlde daha iyi hissetmek için küçük ipuçları verir misin?
Önce şikâyet etmek yerine şükredelim. Şükretmek için aslında hepimizin çok sebebi var. Sabah yataktan kalktığınızda hemen ayağa fırlamayın. Durun ve bir an kendinizle baş başa kalın.  ‘Bu an itibarıyla yeni bir gün başladı. Nefes alıyorum, şükür. Allah’ım bugün karşıma sonsuz  ihtimallerden herkes için en hayırlı olanı çıkar’ diyebilirsiniz mesela. Bir de isterken ‘benim için en hayırlısı’ yerine ‘herkes için en hayırlısı’ deyin. Vermek de çok güzel bir eylemdir. Bir selam vermek, bir çay ısmarlamak, otobüste otobüs kartı bitmiş olana, kullanması için çıkarıp kendinizinkini vermek. Siz ne kadar verirseniz o kadar alırsınız. Ama bunun hesabını almak için yaparsanız o zaman orası çalışmaz.

İLTİFAT EDİN
İltifat etmek de vermektir. Güzel bir söz söyleyin. “Ne kadar hoşsun”, “Günün güzel geçsin”, “Allah işini rast getirsin”, çevreye gülümseyerek bakmak... Bütün bunlar sizin gününüzü güzelleştirir.

HERKESİ OLDUĞU GİBİ KABUL EDİN
En problemli alanlardan biri de ikili ilişkiler, neden çoğunluk bu konuda mutsuz?

Çünkü birliktelikte ilişkiyi kafamızda şekillendiriyoruz, beklentiler oluşturuyoruz. Sonra da o kalıplara uydurmaya çalışıyoruz. İlişkide mutlu olmak için ne yapmak lazım? Bir kere karşınızdakinin size göre olmasını bırakın. O kişiyi olduğu gibi kabul edip sevebiliyorsanız, ilişkiniz sağlıklı ve sürdürülebilir olur. Bu aslında her türlü insan ilişkisi için böyledir. İlişkide beklentileriniz, hayal kırıklığı oluşturur. Beklentiye mümkün olduğunca girmeyin. Beklenti yok, hayal kırıklığı yok. Bir problem yaşıyorsanız, mutlaka iletişimle konuşarak çözmeye çalışın. Çözülmüyorsa destek alarak mutlaka profesyonel bir dış gözün iletişiminizde size ayna tutmasına, sizin kendinizi fark etmenize  izin verin. Belki de siz ilişkilerinizde karşı tarafa hep suçlayıcı davranıyorsunuzdur. Baştan birini suçlarsanız o sizi zaten dinlemez. Günümüzde boşanmaların büyük bir çoğunluğu çiftlerin birbirleriyle gerçekten konuşamaması sebebiyle oluyor.

ÇOK HAYAL KURUN, NASILSA BİRİ OLUR
Sanırım kendimizle pek barışık değiliz.

Başkalarıyla sağlıklı iletişim kurabilmek için önce kendi iç iletişimimize bakmamız gerekir tabii. Kendimle barışık mıyım, kendimi olduğum gibi kabul ediyor muyum? Kendimi seviyor muyum? Bu bencillik değil. Başkalarıyla birlikte kendi kıymetini bilmek.  Sonra, yapmak istediğiniz şeyler için hayal kurun. Bilinçaltında hayalle gerçek ayırt edilemediği için o hayalleri resmederiz, o resimlere hisleri, heyecanı, coşkuyu, sevinci yüklediğimizde onu zaten maddeleştiririz.Böylece o, bizim hayatımıza gelir. Gelse de gelmese de razı olmayı bilmeliyiz. Unutmayalım ki, olan güzeldir.  Mümkün olduğunca  doğada vakit geçirmek insana iyi gelir. Denizin suyu, toprağın mineralleri, ağacın yeşili bunların hepsi bizim için doğal şifadır. Büyük şehirlerde özellikle çok fazla koşuşturmamız ve acelemiz var. Biraz sakinleşelim, olan olaylara aşırı tepkiler vermemek için tabiatta vakit geçirmek en iyi ilaç bence.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...