Aslında şaka yapmıştık!..

A -
A +
"Zavallı Şule beni karşısında görür görmez tepki bile veremeden oracığa yığılıp kaldı!.."

Bu aslında sadece bir şakaydı. Üniversitenin amfi giriş bölümü oldukça uzun bir koridordan oluşuyordu. Çarşamba akşamları dersimiz mesai sonrasına kalıyordu. Hele kış geldiğinde hava çoktan kararıyordu...
O akşam ders hocasının gelip gelmeyeceği belli değildi. Şule isimli arkadaşımız sessiz sakin biriydi. Öğrencilik jargonuyla bir o kadar da saf... Kendisine çok şaka yapılır ama hiçbirine kızmaz belki kızamaz, dolayısıyla affederdi. Bu defa yapacağımız şaka biraz ağır olacaktı. 'Hababam Sınıfı'nın şakalarına benzer bir şaka...
Kadavra laboratuvarının bulunduğu binadaydık. Gündüz gördüğümüz kadavraların bir gece hayalet olup karşımıza çıkacağı fantezisi artık bayat esprilerdendi.
İki üç gün önce de memleketten gelen valizimden liseli yıllarda kullandığım tekerlekli patenlerim çıkmıştı. Zaten bu hayalet şakası da o zaman aklıma gelmişti.
Arkadaşları ayarladım. Herkes rolüne iyi çalıştı. İçimizden iki kız arkadaş Şule'yle birlikte koridorda konuşa konuşa; aslında onu benim eylem yapacağım yöne getireceklerdi. Bir arkadaş koridorun tüm ışıklarını söndürmek üzere sigortanın başında bekleyecekti. Birkaç kişi ışıklar söner sönmez "anne!" diye haykıracak korku algısı oluşturacaktı. Şule'nin etrafındaki kızlar kaçışacaktı... Tam o anda ben koridorun başından bir hayalet gibi Şule'ye doğru uçacaktım... Hayalet olmak için ayağımda tekerlekli patenler olacaktı. Üzerime bembeyaz bir çarşaf örtecektim. Sadece gözlerimin göreceği bir küçük delik olacaktı. Kollarımı kartal gibi iki yana açacak ve tekerlekli patenle Şule'ye doğru uçacaktım. Benim uçtuğumu gören Şule, bunun bir şaka olabileceğini asla düşünemeyecekti!..
Hava kararmıştı. Koca koridorda bizden başka kimse yoktu. İki arkadaş Şule'yi koridorun başından getirmeye başladı. Tam zamanında biri şalteri indirdi ve ben ortaya çıktım. Herkes "anne" diye kaçıştı... Koridorda tek kalan Şule'nin üzerine kollarımı açıp patenle süzüldüm.
Zavallı Şule beni görür görmez tepki bile veremeden oracığa yığılıp kaldı. Bu sefer biz çok korktuk. Kendine gelmesi için uğraştık. Kolonya falan koklattık... Ödü patlarsa ne yapardık. Neden sonra kendine geldi. Çok özür diledik. Asıl sürpriz ise söylediğiydi. Çünkü "hiçbir şey hatırlamıyorum" diyordu. Hikmetinden sual olunmaz Rabbim. Yoksa beynimiz böylesi durumlarda vücudu bayıltarak, aslında korkudan mı kurtarmış oluyordu?
            Mustafa Zindegi-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.