Sanırım o kız söylemişti

A -
A +
"Kilitlenmiş trafik, çocukların hırçın tutumlarından sıyrılmama müsaade etmiyordu..."

Dilenen küçük kızın, az önce elimden aldığı üç beş kuruşa sevinişini dikiz aynasından süzmeye devam ediyordum ki, bir anda arabamın etrafı kuşatıldı. On, on iki yaşlarında üç erkek çocuk, kirli suları akan süngerlerle camları silmeye başladılar. Çocuklara, silmemelerini işmarla izah etmeme rağmen geri çekilmiyorlardı. Israrcı olmaları canımı sıkmıştı. Sanki arabanın içini teftiş ediyorlardı. Ani gelişleri, hal ve tavırlarından ürkmüştüm. Elinde bir poşet kâğıt helva ile gezinen adam ise beni âdeta göz hapsine almıştı.
Çok kısa bir sürede camları silerek paralarını alma telaşına büründüler. İstemediğim bir hizmetin ücreti yakama yapışmıştı. Yalnız oluşum korkularımı güçlendiriyordu. Kapı kilidini kontrol ederek rahatsızlığımı seslendirdim. Kornaya bastıkça, sinirlenip küfrederek camı yumruklamaya başladılar. Kilitlenmiş trafik, çocukların hırçın tutumlarından sıyrılmama müsaade etmiyordu. Yan şeritteki arabanın şoförü camı açıp beni savunurcasına tepki vermeye başladı:
"Ne yapıyorsunuz siz? Uzaklaşın çabuk... Şimdi arıyorum polisi..."
Korkmadılar. Daha pişkin bir tavır alarak:
"Abi arabasının camlarını temizledik, paramızı vermiyor. Versin gidelim!"
Cüzdanımdaki bozuk paralarımı bronz tenli kıza vermiştim. Evet, evet! Ona para verirken, cüzdanımdaki birkaç banknotu görmüştü sanırım. O masum kızın beni işaret ettiğini düşünüyordum. Olayın boyutu değişiyor, görünenin aksine derinleşiyordu.
Ayağımı frenden çekerek gaz pedalına dokunup açılan mesafeyi kapatarak sıyrılmak istedim. Benim gitmeye yeltendiğimi fark edince arabanın seyrine uygun adımlarla hareket etmeye çalıştılar. Çocukların ayaklarını ezme endişesiyle gaz pedalına bir basıyor, bir çekiyordum. Ben durakladıkça onlar sataşmaya devam ediyordu. Yan arabadakiler, duraklamadan devam etmemi izah etmeye çalışıyorlardı. Gidip gitmemek arasında tereddütte kalmıştım ki fevri bir kararla gaz pedalına hızlıca bastım. Biri çekildi diğer ikisi düştü. Bağrışmaya başladılar:
"Ayağım ezildi, ayağımı ezdi bu..."
Hem ağlıyor hem bana hakaretler savuruyordu. Aynadan gördüğüm kadarıyla onlardan biri yerde kıvranıyordu. Sanırım arabayla o çocuğun ayağının üstünden geçmiştim. Onun çırpınışları beni bir anda vicdan parmaklıklarının arkasına attı. İçim ezildi sanki. Arabadan inip bakmak istedim ama başıma ne geleceğini kestiremiyordum!.. Devamı yarın
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.