İyi ki polisler var...

A -
A +
"Tam bu dehşet düşüncelerle ağlamaya başlamıştım ki polis sirenlerini duydum..."

Aynadan gördüğüm manzara üzüntü vericiydi. Arabayla ayağının üstünden geçtiğim çocuk yerde kıvranırken bu kadar pervasızca nasıl giderdim? Vicdan azabı çekmeye başlamıştım. Arabadan inip bakmak istedim ama inersem başıma ne geleceğini kestiremiyordum.
Görünmez kazanın sanığı oluvermiştim. Oysa benim, o minik şehir zaptiyelerinin elinden kurtulmak amacıyla yoluma devam etmekten başka kastım yoktu.
Çocuk can havliyle bağırarak ağlıyor; ağladıkça herkesi başına topluyordu. Az önce etrafımda gezinen kâğıt helvacı, bronz tenli kız, çiçekçi kadın... Civardaki tüm duraksızlar koşuşturarak geldi. Çiçekçi kadın çok heybetliydi. O adam, camı kırmak istercesine yumruklamaya başladı. Yüreğimdeki korku bedenimi istila etmiş titretiyordu.
Kapı kolundaki bölmede taşıdığım biber gazına usulca elim ilişti. İki sene önce almıştım; kötü ihtimalleri göz önünde bulundurarak. Lakin paniklediğim bu durum karşısında savunma aracını doğru kullanabileceğimi sanmıyordum. Püskürteceğim biber gazı, onlardan ziyade beni etkileyebilirdi. Kendimi nasıl kollayacağımı bilemiyordum.
Birkaç dakika önce yolumda seyrederken, ansızın bir cenderenin içine düşmüştüm. Polisi aramalıydım. Bunların elinden kurtulup adalete teslim olmalıydım. Halimi ahvalimi karakolda hatta mahkemede izah edebilirdim. Belki de hâkim beni hatalı görüp dört duvar cezası verecekti. Ama burada linç edilmem işten bile değildi...
Bu arada ailem geldi gözlerimin önüne... Bana muhtaç bir bebek ve diğer çocuklarım... Aniden hapishane karanlığı üstüme çöktü. Tam bu dehşet düşüncelerle ağlamaya başlamıştım ki polis sirenlerini duydum. Kötü sonun başlangıcı derken, motosikletli polislerin gelişiyle yerde kıvranan çocuk hızla ayağa kalkıp ilerlemeye başladı. Arabamın etrafındakiler sağa sola savuştular. Neler oluyordu?
Arabaya yaklaşan polise camı açtım. Şaşkına dönmüştüm. Olayı nasıl izah edeceğimi düşünürken, polis:
"Devam et, trafiğe uyum sağla!" diye anons tarzında bir konuşma yaptı.
"O çocuğun ayağını ezmiştim... Nasıl olur?" dedim kendi kendime... Polis ise kendilerini görünce hiçbir şey olmamış gibi hızla ilerleyen çocuğa bakıp "ben bilmez miyim?" dercesine bir tebessümle "Ayağı ezilmişe hiç benzemiyor. Siz devam edin, duraklamayın!" diyerek oradan uzaklaşmamı sağladı... Bir siren sesi deyip geçeriz ama sokakların duraksız satıcılarından kurtulmama vesile olmuştu.
       Sevgi Korkusuz-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.