BURHÂNÜ'Ş-ŞERÎA Mahmûd bin Ahmed Mahbûbî

A -
A +

"Bir kimse başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Fakat, onun orucu ve namazı için fakiri doyurur."
Burhânü'ş-şerîa hazretleri Hanefi fıkıh âlimidir. Asıl adı Mahmûd bin Ahmed Mahbûbî olup, 673 [m. 1274] de Moğol istilasında yüzlerce âlim ile birlikte şehid oldu. (Vikâye) kitabı meşhurdur. Bu kitabında buyuruyor ki:
Meyyit için iskat ve devir yapmak, Hanefî mezhebinde caizdir. Hadîs-i şerîfte, (Bir kimse başkası yerine oruç tutamaz ve namaz kılamaz. Fakat, onun orucu ve namazı için fakiri doyurur) buyuruldu. Fâite, yani özür ile kaçırıp, kazaya kalmış namazları bulunan bir kimse, bunları îmâ ile de kılmaya gücü yeter iken kılmamış ise, öleceği zaman, kefaretinin iskat edilmesi için vasiyet etmesi vaciptir. Kazaya gücü yetmemiş ise vasiyet etmesi lazım olmaz. Ramazân-ı şerîfte oruç yiyen misafir ve hasta da, kaza edecek zaman bulmadan ölürse, vasiyet etmeleri lazım gelmez. Allahü teâlâ bunların özürlerini kabul eder.
Hastanın kefaretlerinin iskâtı, öldükten sonra velîsi tarafından yapılır. Ölmeden önce yapılmaz. Diri insanın kendi için iskât yaptırması caiz değildir. Üzerinde Allahü teâlânın hakkı veya kul hakkı bulunan kimsenin, iki şahit yanında vasiyet söylemesi veya yazmış olduğunu bunlara okuması vaciptir. Üzerinde hak bulunmayanın vasiyet etmesi müstehabdır. Kefaret iskatı için vasiyet eden meyyitin velîsi, yani mirasını yerlerine sarf için vasiyet etdiği vasîsi, vasî yoksa vârisi olan kimse, mirasın üçte birinden, her bir vakit namaz için ve vitir namazı için ve kaza edilmesi lazım olan bir günlük oruç için, birer fıtra miktarı, yani yarım sâ' [beşyüz yirmi dirhem] buğdayı fakirlere veya fakirlerin vekillerine fidye olarak sadaka verir. Vasiyet etmedi ise, velînin kefaret iskatı yapması, Hanefî'de lazım olmaz. Kul hakkını, vasiyet olmasa da, meyyitin bıraktığı maldan velînin ödemesi her mezhepte lazımdır.
Kazaya kalan oruçların fidyesini, yani mal ile ödenmesini vasiyet etti ise, bunu yerine getirmek vaciptir. Çünkü İslamiyet emretmekdedir. Vasiyet etmedi ise, vârisi kendi malı ile yapabilir. Namazı vasiyet etti ise, namaz fidyesini vermek vacip değil, caiz olur. Bu son ikisi kabul olmaz ise, hiç olmazsa sadaka sevabı hasıl olup, günahlarını temizlemeye yardım eder. İmâm-ı Muhammed böyle buyurmuştur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.