Nuh Albayrak 60 Dakika'nın konuğu oldu

Nuh Albayrak 60 Dakika'nın konuğu oldu

YAŞAM Haberleri

Platinhaber Editör Masasına konuk olan Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak Türkiye-Suriye krizinde yaşanan son gelişmeleri anlattı

Platinhaber'in Editör Masasında 60 Dakikanın konuğu nbsp; olan Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak nbsp; Türkiye-Suriye ilişkilerinde gelinen son noktayı, terörle mücadele ve son siyasi gelişmeleri değerlendirdi.
Platinhaber ekibinin sorularını cevaplantıran Albayrak "Türkiye Suriye ilişkilerinde Ankara'nın tavır değiştirmediğini belirterek "Bence Türkiye'nin Suriye politikasında hiçbir değişiklik yok. Asıl Esad'ın Türkiye'ye tavrı değişti" dedi..
nbsp;
Suriye'nin jetimizi düşürdüğü olay esnasında siz de Başbakan Erdoğan'la aynı uçakta Meksika'dan dönüyordunuz. Başbakan'ın uçağının rotasının değiştiği esnada neler yaşandı uçakta?
Uçağın rotası iki defa değişti. Bize verilen bilgilerde rota Ankara idi. Son anda İstanbul'a inileceği söylendi. İstanbul'a yaklaştığımız zaman anons geldi "Gazetecileri bırakacağız, Başbakan ve ekibi Ankara'ya devam edecektir" diye. Sonradan öğrendik ki bu hadise olmuş. nbsp; Uçak inmeden hemen önce Başbakan'ın yanına uğradık. O ana kadar gelen bütün bilgileri Başbakan'dan öğrendik. Uçak Ankara'ya indiği zaman, hiçbir bilgi yoktu.
Başbakan Erdoğan'ın Grup toplantısında Suriye ile ilgili açıklamalarını nasıl buldunuz? Daha fazlası mı olmalıydı?
Medyada bazı kalemler ve gazete yöneticileri maalesef Türkiye'nin Suriye politikasına biraz şaşı bakıyorlar. Hiçbir yazarın, iktidarın politikalarını desteklemek gibi bir zorunluluğu yok. Bilhassa dış politika konusunda. Bu kabul ancak, Suriye konusuna ben öyle bakamıyorum. Suriye konusundaki olumsuz değerlendirmeleri sığı buluyorum. Çünkü Türkiye, Suriye konusunda çok hızlı rota değiştiriyor. Bu da "Kardeşim Esad, düşmanım Esad oldu" şeklinde yorumlanıyor. Bence Türkiye'nin Suriye politikasında hiçbir değişiklik yok. Asıl Esad'ın Türkiye'ye tavrı değişti. Bugünkü Esad bir buçuk sene önceki Esad mı? Esad'ın bu değişimine rağmen, Türkiye iskele gibi duruyor. Başbakan'ın konuşmasında da Türkiye'nin tepkisi ortaya konuldu. Bunu Dışişleri Bakanı yapmış olduğu röportaj ile açıkladı. nbsp; Bunun peşinden de siyasi irade ülkenin bu konudaki tavrını ortaya koyması bakımında normaldi. Artık bu konuda daha fazla konuşulmamalı. Çünkü uçak düşmesinden Başbakan'ın açıklamasına kadar geçen sessiz süre, Suriye'nin sinirlerini bozmuştur. Üstüne, "Çatışma istemiyoruz" şeklinde dostluk açıklamaları yaptılar. Bu konunun daha fazla konuşulması konuyu sulandırır diye düşünüyorum.
nbsp;
Suriye krizinde Türkiye savaşa mı çekiliyor?
ABD ve Avrupa Türkiye'yi Suriye meselesinde kullanmak istiyor. Ama Türkiye'nin bu zamana kadar bu oyuna gelmediğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye bu zamana kadar meseleyi çok ilkeli götürdü. Konuyu daha çok sınırda halletmektense uluslararası camia ile birlikte hareket etmeye çalıştı.
nbsp;
Ancak Suriye'de Esad rejiminin katliamları devam ediyor. Sizce Esad'ın sonu geldi mi?
Beşşar Esad'ın bundan iki sene önceki konumuna dönmesini kimsenin beklediğini sanmıyorum. Ama şunu da görüyoruz ki Suriye ne Mısır ne de Libya'ya benzemiyor. Görüntüde muhalifler ve iktidar savaşıyor. Fakat durum bundan ibaret değil. Sanki mini 3. Dünya savaşı provası yapılıyor. Tabi ki burada dış ülkelerin de menfaatleri çakışıyor. Ancak Rusya'nın hedefinin Esad'ın pozisyonunun korumak olduğunu düşünmüyorum. Rusya aslında kendi ülkesinin menfaatini koruyor. Dolayısıyla bu sürecin çok kısa olacağını sanmıyorum.
nbsp;
TÜRKİYE DEĞİL ESAD DEĞİŞTİ

İşin sonu daha mı kanlı olacak peki?
O noktaya gelinmemesi için azami gayret sarf ediliyor. Hiçbir ülke Suriye'ye girmeye çok da hevesli değil. Meseleye insani açıdan bakan tek ülke aslında Türkiye. Eğer Türkiye de, Rusya gibi baksaydı meseleye, Esad'la yan yana politika izleyebilirdi. O yüzden yollar kapandı, tırlarımız içeride kaldı. Türkiye kendi menfaatlerinin aleyhinde dahi olsa insani açıdan doğru olanı yapmaya çalışıyor. Bu işin dışarıya yansımayan ekonomik bir boyutu da var aslında. nbsp; Bu anlamda çok hızlı ekonomik çözülme başlayacak. Belki Esad'a ve ailesine zemin hazırlayarak çözüm yapılabilir. Er veya geç bu süreç bitecek. Aslında ondan sonra ne olacağını tartışmak lazım. Türkiye'yi ilgilendiren bence Esad'tan sonraki dönem. Bu süreç bitse bile kötü anlamda ne Mısır'a ne de Libya'ya benzeyecek. Uluslararası camia Esad sonrasında ne düşünüyor bilemiyoruz. Toprak bütünlüğünü koruma konusunda ne düşünüyorlar bilmiyoruz.

Suriye meselesinde İslamcı kesim de dahil bir çok kesimde bölünme yaşanıyor. NATO müdahalesi olsa Irak'ın hali ortada. Müdahale edilmeyince de katliam sürüyor?

Türkiye çok yön değiştirdi deniyor ama aslında Türkiye aynı yerde duruyor. Şu anda çok ciddi bir propaganda var. Türkiye'nin Hıristiyanlarla işbirliği yapması konuşuluyor. Bu tabi çok yüzeysel bir şey. Kendi aramızda konuştuğumuz kadar kolay değil ülkenin dış politikasını, diplomasisini yürütmek.
nbsp;
ESAD BABASININ ARKADAŞLARINCA YÖNETİLİYOR
Türkiye'nin tüm reform çağrılarına karşın Esad'ın bugünkü çatışma yolunu seçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben de Beşşar Esad'la görüştüm o dönemde. Hatta yaşadığım anekdotu size aktarayım. Türkiye'nin reformlar yaptığı, Suriye'yi de reforma zorladığı bir dönemdi. Röportajımız esnasında Esad'ın yanındaki danışmanı, her sorumuzda doğrudan müdahale edip soruları düzeltiyordu. Fatih Altaylı hatta yazdı bunu: "Siz Esad'ı değil Danışmanı Şadan'ı ikna edin" diye. İftar esnasında Esad bize dedi ki "Reformlarda zorlanıyorum. Türkiye'nin reformunu örnek almak istiyorum ama babamın döneminden kalan ihtiyarlar yapmamam konusunda beni zorluyor." Yani şunu görüyoruz ki Esad diğerleri gibi değil. Ama yanıldığımız nokta şuydu; kesinlikle Suriye'de ki durumun Libya'da ki gibi olmadığını, Esad'ın babası gibi olmadığını düşünüyorduk. Esad iki arada derede kalmış olabilir ama artık bir yola girdi ve o yolun çıkışı yok.

KURTULMUŞ, İKTİDAR OLACAĞINA İNANIYOR


Radikal gazetesinde Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu'nun AK Parti'ye geçeceğiyle ilgili bir haber çıktı. Sizce geçerler mi?


Türkiye siyasetinde böyle örnekler var. Lider halk tarafında çok seviliyor ama partisi sandıktan çıkamıyor. Keşke sevilen liderler, güçlerini birleştirselerdi. Zaten birçok değerler farklı yerlerde heder oldu. Numan beyin Saadet ve Has parti ayrışmasını gördük. Türkiye'nin bu tür şeylerle güç kaybetmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar lüzumsuz patinajlar.
Benim merak ettiğim bu bahsedilen şey AK Parti içinde başlayan bir şey mi? Ak Parti'de böyle bir şey dillendirilebilir, normal. Başbakan'ın Numan Beyi daha önce de davet ettiğini biliyoruz. Tayyip bey Numan beyle çalışmak ister. Burada Numan beyin tutumu önemli. Onun da böyle kolayca bir şeye "Peki" diyeceğini sanmıyorum, kendine göre bir takım planları var.

Niye "peki" diyeceğine ihtimal vermiyorsunuz?
Numan bey çok yakın zamanda Has Parti iktidara gelecek diye aktif bir şekilde uğraşı veriyor. Yeni Anayasa konusunda 107 bin kişiyle yüz yüze görüşme yapmışlar. Emin adımlarla da olsa bir ilerleme süreci var. Bu anlamda siyasi ayrışmaların bir kısmının Has Parti'ye yöneldiğini görüyoruz. Ak Parti'den sonra tek adayın Has Parti olduğuna dair bir söylem var. Numan bey de buna inandırılmış durumda.
nbsp;
Türkiye Gazetesi yeni bir atılım yaptı yüzü de içeriği de değişti. Bağımsız bir haber biriminiz var. Kürt meselesinde cesur haberlere imza atabiliyorsunuz. Ne değişti?
Yeni sürecin sloganı, "Değişen Türkiye'nin değişen Türkiye'si." Biz kendi içimizde çaba içindeyiz. Bunun tamamen dışarıdan hissedilmesi güzel bir şey ve önemli. Otuz yıldan beri bu gazetedeyim ve işe pikolaj olarak başladım. Yani gazetenin mantığını politikasını özümsemiş durumdayım. Bu değişim 2006 yılında yayın yönetmenliğine geldiğim süreçte başladı. O dönemlerde Ergenekon davaları başlamıştı. Bizim o zamana kadarki yayın politikamız da, suya sabuna dokunmayan bir gazete olarak ifade ediliyordu. Bunu da yadırgamıyorum. Ben yakın zamana kadar Türkiye'de bizim yayın politikamızın belli kesim tarafından iyi algılandığını düşünüyorum.
nbsp;
Kamuoyu ve okurlar da mı değişti?
Türkiye'de son dönemlere kadar sert bir kutuplaşma vardı. Artık bu kutuplaşma kalmadı. Sadece Türkiye değil dünya değişti. Dünyada da öyle bir derdiniz, davanız olmalı. Böyle bir şeyiniz yoksa yoksunuz demektir. İddianame mahkemede okununcaya kadar biz haber yapmazdık. Böyle bir ilkemiz vardı. O döneme bakıyorsunuz bütün haberler iddianame aşamasında yapılıyordu. Ama artık farklı.
nbsp;
Gazetenin değişimi için bir kırılma anı dediğiniz olay var mı?
Gazete için dönüm noktası, Ergenekon sürecinde, Cumhuriyet gazetesi sahibi İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu'nun tutuklanıp ses kaydı yayınlandığında başladı. Ertesi gün olduğunda ben biliyorum ki birçok gazete bunu haber yapacak. Normalde de bizim bunu haber yapmamız lazım. Mücahit beye dedim ki "Türkiye'de çok şey değişti. Yayın çizgimizi değiştirmemiz gerekiyor." O zamana kadar ticari açıdan "risk almayalım" diye böyle bir çizgi yürütülüyordu. Ancak yaşanan gelişmelerle birlikte yayıncılık artık en büyük risk haline geldi. Bu değişimi paylaştım. İddianamedeki durumu araştırdım. Maddi külfetini soruşturdum. Bu sembolik bir bakış açısı diyerek bu haberin girilmesi gerektiğine karar vererek başladık.

KARAYILAN "NE DİYOR?" ÖĞRENMEK İSTEDİK


Bir de Karayılan röportajınız vardı çok ses getiren?

Evet 2009 yılında Adem Demir ve Osman Sağırlı arkadaşımız Kandil'e gittiler ve Murat Karayılanla görüştüler. Biz de onu yayınladık. Bu röportajın zamanlaması çok daha farklıydı. Bir süre önce Açılım konuşulmaya başlandı, bu değerlendiriliyordu. Bu röportaja kadar direkt olarak onların görüşü yansımamıştı kamuoyuna. Bir terör yöneticisini yansıtmış oluyorsunuz ama çözmek için uğraşıyorsak "Ne diyor bunlar?" da çok önemliydi. Biz o röportajı iki gün boyunca 2 tam sayfa olarak yayınladık.
nbsp;
Okuyucunun tepkisi ne oldu? Nihayetinde pek alıştıkları türden bir haber değildi?
Okuyucudan çok tepki gelmedi. Önemli bir habercilikti aslında bu açıdan bakılırsa. İlk defa açılım konusunda "Ne diyorlar" onu yayınladık ve Karayılan'ın hukuki açıdan sıkıntı olabilir diye bir-iki cümlesi dışında tüm söylediklerini olduğu gibi yayınladık. Çok ilginçtir ki kamuoyunda, bu haberden ziyade, "Türkiye gazetesi nasıl böyle bir şey yayınlar?" tartışması yapıldı. Bu röportajdan sonra 15 kişilik bir ekibi Doğu ve Güneydoğu'da dolaştırdık. Onlara tabiri caizse kesin olarak verdiğim talimat vardı; "Normal kahvedeki görüştüğünüz vatandaşın dışında, görüşebileceğiniz en yüksek makam muhtarlık olacaktır" diye. Hepsine de "Açılım'a ne diyorsunuz, nasıl karşılıyorsunuz?" sorusu sorulacaktı. Arkadaşlarımız 54 tane köy gezdiler. Oradaki İnsanların Açılım'dan haberi yok. Suriye'deki muhaliflerin kamplarına da ilk biz girdik. Değişim sürecinden sonra bu tür haberleri yapmaya başladık. Türkiye gazetesinin uzunca süre yayın çizgisinden kaynaklanan algı öyle bir yapışmış durumdaki çoğu insanın bu değişimden haberi yok.
İNTERNET SİTELERİ KAYNAK GÖSTERMİYOR
Bundan sonra Türkiye gazetesi olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz? İnternet siteniz ne durumda?
Şunu yaşayarak gördük ki, kaliteli bir şey üretmeniz yetmiyor. Ürettiğiniz şeyin tanıtımını da iyi yapmanız gerekiyor. Üzerimize yapışan diye tabir ettiğim algıdan dolayı içeriğimizin değişiminin çok fark edilmediğini görüyoruz. Eksik olduğumuz bir nokta da mevcut bir süre ajans haberciliği yaptık. Biz bu açıdan standardın çok gerisinde kaldık. Onun için standardı yakalamamız için çok önemli adımlar atmamız gerekiyor. Eğer siz yayın hayatınıza gazete olarak devam edecekseniz, bu dünyanın eğimlini göz önüne almak zorundasınız. Benim içeriğim önemli ise insanların ulaşmak istediği konular varsa sizden başka yerde de yoksa adam para verip almak ister. İnternet siteleri gazetemizden alıntı yaptıklarında yazmıyorlar. Bırakın bizi bari muhabirin ismini yazın. İnternet sitemizi yeniledik sitemizi devamlı twitter'dan takip ediyorum. Daha önceki yıllarda durağan hale göre şu anda iyiyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...