Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Adım başında kutsal mekân var

Adım başında kutsal mekân var

YAŞAM Haberleri

Ürdün'ün Salt şehrinin girişinde Yuşa aleyhisselamın, çıkışında Şuayb aleyhisselamın makamı var. Ürdün halkı, buralara büyük bir hürmet gösteriyor. Şehir merkezinde ise Birinci Cihan Harbinde şehit düşen 300 Anadolu evlâdı yatıyor.

gezihaberHazırlayan: İrfan ÖZFATURAirfan.ozfatura@tg.com.tr Amman'dayız. Şükürler olsun güzel taamlar yiyor, hoşça geziler yapıyoruz. Ah bir de manevi coğrafyasından hissedar olsak. Soruyoruz "türbe, makam yok mu burada?" - Olmaz mı? Yuşa aleyhisselam hemen şuracıkta... - Eee gidelim o zaman. Yuşa aleyhisselamın Beykoz'daki makâmını biliyorsunuz. Bir makâmını Antep'te ziyaret etmiştim, bir makâmını da Bağdat'ta... Bu da nasip olacak mı acaba?.. Amman'dan çıkıyor, yarım saat kadar gidiyoruz. Türbe bir tepe üzerinde, zeytinlikler arasında. Öteler Filistin, Şeria vadisi, az aşağıda...Hazret-i Yuşa, Musa aleyhisselamın şeriatını tebliğ eden bir Nebi... Eriha, İlya, Belka ve Kudüs-ü şerifi o feth ediyor. Doğrusunu Allahü teâlâ bilir ama Nablus ve Halep'te (Maara) medfun olduğu da söyleniyor, Buradaki kabri eski, antik, etkileyici bir mekân... Sanduka aynen Yuşa tepesindeki gibi, 20 metre boyunda. Yanına hoş bir cami yapmışlar. Tertemiz, çok bakımlı, türbedârlar ehil insanlar, geleni gideni hürmetle ağırlıyor, bilgi veriyorlar. Getirenlere, "Allah razı olsun diyorum, görmeden gitsem üzülürdüm valla." - Eee iyi, seni sevindirmek kolay. 10-15 km ileride de Şuayb aleyhisselamın makamı var. - Onu da ziyaret etsek ne güzel olurdu ama. - Gidelim o zaman.İlerliyoruz vadi daralıyor, dükkanlar renkleniyor, trafik artıyor.Eski eski binalar, sanki Osmanlı tarzında... "Yanılmadın" diyorlar, "burası Salt şehri, Osmanlı Ürdün'ü buradan yönetiyordu zamanında." Tepedeki narin minare ve kırmızı bayrak dikkatimi çekiyor. - Orada ne var? - Türk Şehitliği. - Peki onu ziyaret edemez miyiz? Adım başında kutsal mekân varYuşa aleyhisselamın makamı (Salt Şehri- ÜRDÜN) TOPRAĞI SIKSAN ŞÜHEDA Sağ olsun mihmandarımız ikiletmiyor, sinyali çakıp frene basıyor, kıvrak bir manevra ile dönüp menzile yöneliyor. Burası belli ki tarihi bir kabristan, mezar taşları asırların izini taşıyor. Yaklaşınca anlıyorum ki tepe kaleymiş, yıkık duvarlar, yarım burçlar... Çok yüksek değil ama bayağı sarp, bayrağımız nasıl da yakışıyor. Şehitlik bekçisi Ebu Ezaim Kayluleye yatmış. Çocukları bağıra çığıra koşturuyor, adamcağızı kaldırıyorlar. Ebû Ezaim sımsıcak bir insan... Bizi dostça kucaklıyor. Aslen Mısırlı, çat pat Türkçesi ile anlatıyor. Efendim, İttihatçıların memleketin başına açtığı gaileleri biliyorsunuz... Yıl 1918... Bağdat elimizden çıkmış, Musul zor zahmet dayanıyor. Gazze hattında durmak kâbil değil, ordumuz yukarılara çekiliyor. Salt şehri ve Yuşa Vadisi çok önemli, zira Ürdün'ü Filistin'e bağlıyor. İngilizler burayı ele geçirmeye kararlı, nicedir yığınak yapıyorlar. Osmanlı da eski Osmanlı değil. İttihatçılar neyi niçin yaptıklarını bilmiyor. Nitekim hatlar kopuyor, sevkiyat aksıyor. 300 askerimiz burada bir başına kalıyor. Kimse ne yer, ne içersiniz diye sormuyor, cephane tükenmek üzere, tek fişek servet sayılıyor. 24 Mart 1918... O gün İngiliz tayyareleri nefes aldırmıyor, topçular insafsızca dövüyor. Yapılacak iki şey var, ya teslim olmak ya da kanının son damlasına kadar... Onlar ikinciyi seçiyor. Ata ata mermileri tükeniyor, yayan yapıldak kaleye çekiliyorlar. İki gün can siperane savaşıp şehit düşüyorlar. Bazı rivayetlere göre İngilizler asker sivil demeden bütün Türkleri öldürüyor yakaladıklarını kurşuna diziyor. Ortalık kan gölü, bu yüzden yerli halk zikrolunan alanı "Vadi-i Rimem" (cesetler vadisi) adıyla anıyor.BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR Aradan yıllar, uzun yıllar geçiyor. 1986 yılında Cüneyt Eren Bey ve yerli arkadaşları Muhammed Yusuf ile Hamza iz süre süre kale eteklerine geliyor. Ortalık diken, çalı içinde, yürümek zorlaşıyor. Bir ara çürümüş demir kapı dikkatlerini çekiyor. Açıyorlar karşılarında bir mağara... Feneri yakıp baksalar kaput ve postalları ile yatan Türk askerleri... Şüheda!İçlerinden biri kefenli ve adeta diri gibi. Aradan geçen onca yıla rağmen çürümemiş, de ki "gülümsüyor!" Ebu Ezaim "O zatın yüzü çok asil ve heybetliydi" diyor, "misk-i amber kokuyordu, unutamam." Evlatlarımız burada mı sıkışıp şehit oldular, yoksa İngilizler cesetleri toplayıp mağaraya mı attılar? Orasını bilmiyoruz ama mağarayı görenlerin aklına nedense Eshab-ı Kehf (yedi uyuyanlar) geliyor. Türkiye Devleti burayı şehitlik yapmak istiyor. Ürdün makamları da kolaylık sağlıyor. Daha önce mezbelelik olan alan temizleniyor, çiçeklerle bezeniyor. Şehitliğimiz 28 Ağustos 1994 tarihinde açılıyor, 2009 yılında yanına küçük bir müze yakıştırılıyor ve kale burçları elden geçiriliyor. Amman askerî ateşemiz, işçiler arasında canla başla çalışan Ebu Ezaim'e "türbedar olur musun" diye soruyor. O da teklifi seve seve kabul ediyor. Eğer yolunuz Ürdün'e düşerse mutlaka uğrayın, ecdadın aziz ruhlarına birer Fatiha okumayı unutmayın. Adım başında kutsal mekân varŞuayb aleyhisselamın makamı ve külliyesi HAZRET-İ ŞUAYB'IN HUZURUNDA... Şehitlikten duygu yüklenip ayrılıyoruz. Hikaye hüzünlü gelgelelim mekân huzur veriyor insana. İç ferahlatan bir şey... Adını koyamıyorsunuz o başka... Salt'ı günümüzde büyük bir şehir değil, meskûn mahalden çabucak çıkıyor, virajlı bir yolda ilerliyoruz. Havali düşünemeyeceğiniz kadar yeşil. Mesirelikler, su başları, kır lokantaları. Köylüler bahçelerinden topladıkları meyveleri zerzevatları yol boyuna çıkarmışlar. Üzümler sepetlerden taşıyor, incirler selelere dizilmiş müşteri bekliyor. Akşamın alacası ile Şuayb aleyhisselamın makamına vasıl oluyoruz. Etrafına şirin bir külliye yapmışlar, çok bakımlı, hayli ziyaretçi ağırlıyor. Sünnet çocukları, gelin arabaları, nur yüzlü yaşlılar... Eyüp Sultanı andıran manzaralar görüyoruz, zaten Ürdünlüler bize çok benziyor.Adım başında kutsal mekân varAdım başında kutsal mekân var300 OSMANLI EVLADI Türk şehitliğinde sizi zarif bir kitabe karşılıyor. Yukarıda Besmeleyi Şerif ve şehitlikle ilgili âyeti kerimelerden sonra şu cümleler yer alıyor: "Bu şehitlikte, Birinci Cihan Harbinde 24-26 Mart 1918 tarihinde Osmanlı ve İngiliz birlikleri arasında cereyan eden Şeria Muharebeleri sırasında şehit olan 4. Ordu'nun 48. Tümeni ile 143, 145 ve 191. Piyade Alaylarına mensup 300'den fazla subay ve erimiz yatmaktadır. Ruhları şâd olsun!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...