Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

'Sur'da bile üzerimize bu kadar ateş edilmedi'

Düzenleyen:
'Sur'da bile üzerimize bu kadar ateş edilmedi'

YAŞAM Haberleri

Bizim elimizde sadece tabanca vardı. Onların helikopteri, tankı, hatta F-16 jetleri vardı. Sur’da nereden ne geleceğini az çok biliyorduk ama burada iş çok daha farklıydı.

Gökhan KAYA

Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz gecesinde yaşananları darbecilerin silahlarıyla ve bombalarıyla yaralanan siviller ve polisler anlattı. “Memleket meselesinin davetiyesi yok” diyen Levent Ülgen, o gece yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Jetlerin havada o saatte alçak uçuş yaptığını görünce bir şeylerin ters gittiğini hissettim. Vatan millet konusunda biraz duyarlıyımdır. Köprüyü asker kapatmış diye televizyondan görünce 11, 13 ve 15 yaşlarındaki çocuklarımı evde bırakıp, Demetevler’deki evimden arabama atlayıp Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gittim. Henüz olaylar yeni başlamıştı. Tanklar sonradan geldi. Külliyenin önünde 10 kişiydik. Zaman geçtikçe akın akın çoğaldık. Askerlerin bize silah doğrultmasına rağmen kesinlikle onlara şiddet uygulamadık. Taa ki önümüzdeki bir arkadaşım asker kurşunuyla vuruluncaya kadar. ‘Asker bizden’ düşüncesiyle hep hareket ettik. Asker aşağıda sıkışınca bir F-16 polislerin üzerine bomba bıraktı. Hepsi şehit oldu. ‘Gidip de gelemeyebilir’ düşüncesi hep vardı. Ama birilerinin cesaretli olması gerekiyordu. Bu yüzden en önde olmam lazımdı. Kalabalık psikolojisiyle birileri kaçarsa herkes kaçabilir, birileri dik durursa herkes dik durabilirdi. Ben de bu tür konularda ölüme gidebilecek cesarette olduğum için en önde yer aldım. F-16’ların attığı bombadan yaralandım. Bile bile çatışmanın içine gittik. Vurulduğumuzda kelime-i şehadet getirdim. Polis özel harekât aldı bizi. Can pazarıydı. Ambulansı nerede buluyorsunuz. Yolda bir ambulansla karşılaştık ve bizi ona naklettiler. Çocuklarımızı vatan millet sevgisiyle büyüttüğümüz için onlar da müsterihler. Sülalemden bu olaylarda 1 şehit, 3 tane yaralı var. Bu durumla gurur duyuyoruz. Darbeye karşı durmasaydık annem bizi evlatlıktan reddederdi. Konuşmaz bizimle, ‘nasıl evlatsınız nasıl erkeksiniz’ derdi. Yaralandım ama darbeyi önlediğimiz için çok gururlu ve mutluyum...”

Ülgen’in annesi: “Üç çocuğum da o gün sokaklara çıkıp darbecilere vatanı teslim etmedi. ‘İyi ki yaptınız’ dedim. Yine gitseler, ‘niye gidiyorsunuz’ demem. Direnmeye gitmeselerdi ben ‘çıkın sokaklara direnin’ derdim. Vatandaşa kurşun sıkan darbecilerde de Müslüman kanı var diyemem. Vatan her şeyden önce gelir...”

BENİ BU DEVLET BÜYÜTTÜ

Polis memuru Serkan Erdinç, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İzinliydim. Bize anons geldi ve bütün polisleri göreve çağırdılar. Ankara Emniyeti’nin önüne gittiğimizde askerlerin tanklarını gördük. Biz önce karşımızda askerler olduğu için silah çekmedik ancak onlar tanktan ateş etmeye başladı. Yukarıdan da helikopter tarıyordu. Çok fazla şehit düşen ve yaralanan arkadaşım oldu. Merminin biri midemi delmiş, ayağıma da bombanın şarapneli saplanmıştı. Ben öksüz büyüdüm. Beni bu devlet büyüttü, yetiştirdi. Diyarbakır Sur’da da görev yaptık. Sur’da teröristlerle çatıştım ama bu kadar ateş edilmedi üzerimize. Sur’da nereden ne geleceğini az çok biliyorduk ama burada iş çok daha farklıydı. Canımızı verir, Emniyeti vermezdik.”

"KARDEŞİZ" DEDİK DİNLEMEDİLER

Polis memuru Ahmet Erdem ise ihanet gecesini şöyle anlatıyor: “Helikopter MİT’i tarıyordu. Tankların içindeki askerlere, ‘Hepimiz kardeşiz. Bu yanlıştan dönün’ diye bağırdık. Ama bizi dinlemeyip tankın içinden ateş açtılar. Şah damarım parçalandı. Vatandaşlar bize destek verince çatışmaya başladık. Bizim elimizde sadece tabanca vardı. Onların helikopteri, tankı, hatta F-16 jetleri vardı. Beni en çok etkileyen durum vatandaşların tekbir getirerek bize destek olmasıydı. Hastanede uyandığımda ilk sorum, ‘Darbe başarılı oldu mu?’ sorusu oldu. Çünkü darbe başarılı olsaydı yaşamanın anlamı yoktu.”

ÇOCUKLARIM GURUR DUYUYOR

Altındağ Belediyesi Meclis üyesi Kazım Çakır da yaşadıklarını şu şekilde aktarıyor: “Genelkurmay’ın önündeydik. Bir astsubayın ateş emri verdiğini duyduk. Çatıdan keskin nişancılar ateş açmaya başladı. Celalettin İbiş arkadaşımız şehit düştü. Ben ve arkadaşlarım da yaralandık. Benim iki ayağıma da mermi isabet etti. Ayaklarımı kemerle bağlayarak tampon yaptılar. Vatandaşlar beni Güvenpark’a kadar sırtında taşıdı. Orada ambulansa aldılar. Altındağ Belediye-si’nden 10 arkadaşımız yaralandı. ‘Memleket için öleceksek bugün öleceğiz’ dedik. Çocuklarım beni aradı ikna etmeye çalıştı ama geri dönmedim. Biz gitmeseydik bu darbe girişimi başarılı olabilirdi. Şimdi çocuklarım ‘İyi ki gitmişsin baba, seninle gurur duyuyoruz’ diyor.”

 

"İçim rahattı çünkü ya gazi ya da şehit olacaktım"

Sokağa çıkarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde, koluna girip sırtından çıkan kurşunla yaralanan 14 yaşındaki Adviyye Gül İsmailoğlu anlatıyor: “Bu olayı TV’de gördüğümde şok oldum, ülkemi asla yem edemezdim. Annem, babam ve ablamla çıktık. Saraçhane’de asker, 1-2 el havaya ateş açtıktan sonra ön taraftakilerin ayaklarına sıkmaya başladı. Buna rağmen halk artınca hepimizi taramaya başladılar. Onlar bizim askerimizdir bizi vuramazlar diye düşünüyorduk ama vursalar da şehit olmak, gazi olmak istiyorduk. O açtıkları ateş sırasında vuruldum. Vurulduğum an şok oldum inanamadım, kurşunun kolumdan girip sırtımdan çıkması beni çok etkiledi ama içim rahattı çünkü gazi ya da şehit olacaktım, ilk, plastik mermi olduğunu düşündüm ama değilmiş. Bundan sonra da elimden geldiğince vatanım için dinim için savaşacağım...”

"Meclis’e bomba atmayı Yunan bile yapmadı"

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaralanan tek milletvekili olan AK Parti Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu anlatıyor: “Darbe girişiminden sonra TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile AK Parti Grubu’nun yaptığı, ‘Meclisi açık tutacağız, milletvekilleri Meclis’e gelsin’ şeklindeki duyurunun ardından, ‘milli iradenin temsilcileri olarak Meclis’te olmalıyız’ diye düşünerek TBMM’ye gelmek üzere eşim Betül ve kızım Cennet Bala ile yola çıktık. Dikmen Kapı’dan Meclis’e giriş yaptık. 50-60 metre ilerledikten sonra ana binaya 5-10 metre yaklaşınca, uçaktan bahçeye atılan bomba ve helikopterin taraması sebebiyle yaralandık. Ben bileğimden, kızım başından şarapnel parçası ile yaralandı. Eşimin ise sağ koluna iki kurşun ve şarapnel parçası, sol omuzuna iki kurşun ve sol gözünün yanına şarapnel parçası isabet etti. Helikopterle çatışan polisler bizi fark edince yola çıkardılar ve oradan hastaneye gittik. Benim durumum iyi. Eşimin kolunda parçalı kırık var. İki ameliyat oldu, üçüncü ameliyatı 10 gün içinde olacak. Kızım başından yaralandığı için arada baş dönmeleri oluyor. Milletvekillerimiz o gün Meclis’i açık tutma gayretindeyken, peş peşe buraya atılan 10 bombanın hiçbir şekilde bir izahı yok; bunu Yunan bile yapmadı. Milletimiz, muhtemel ikinci bir kalkışma ya da başkaldırıya, dün olduğu gibi bugün de gerekli dersi vermek için kararlıdır...”

Vurulan oğlunu bırakıp direnişe devam etti

Genelkurmay Başkanlığı önünde oğlu Eren Topal’ın vurulmasına rağmen darbecilere karşı mücadelesini sürdüren 48 yaşındaki anne Aysun Topal anlatıyor: “Kız kardeşim ve çocuklarıyla da toplanıp Meclis’e gittik. Genelkurmay Başkanlığı’nın önüne vardığımızda askerin ateş açacağı aklıma gelmedi. Oradan diyorlar ‘Annem geri çekil’... Ben diyorum ‘Niye geri çekilelim, bizi öldürecekler mi sanki?’ O gençlerin vurulup, döküldüğünü gördükçe ‘Bunlar bize resmen öldürmek için ateş ediyorlar’ dedim. O arada çocuğum vurulmuş, vurulduktan sonra kız kardeşim bağırdı ‘Eren vuruldu, Eren vuruldu’... Oğlum hiç aklıma bile gelmedi, ben onlara bağırıyorum, ‘Oğlum vurulursa vurulsun, dert değil, eceli geldiyse gider, gelmezse zaten hastaneler var, götürün siz’ dedim. ‘Sen de gel’ dediler. Ben niye geldim buraya? ‘Oğlum, kızım, bacım vuruldu’ diye peşine düşmek için gelmedim. Askere bağırıyorum ‘Senin adın Mehmet, Hüseyin, Ahmet değil miydi? Sen Hazreti Muhammed aleyhisselamın, Muhammed isminin küçüğü Mehmetçik değil miydin? Sen nasıl bir süt emdin de bu vaziyete geldin. Size neler verdi de Fetoş, siz Türk halkına, bu Müslüman halka bunu yapıyorsunuz?.. Orada gerçekten solcusu da sağcısı da vardı. MHP’lisi de vardı, vatan sevgisiyle gelen CHP’lisi de vardı, hepsi vardı, bunlara şahit oldum. Rabbim bizi vatansız bırakmasın. Tek utandığım şey, insanların gece vakti marketleri doldurup, evlere erzak almalarıydı. Senin vatanın elden gidiyor, hiçbir şey yeme...”

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...