HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__

Kula kul olmadı

Kula kul olmadı
Ramazan Haberleri, İbrahim Aleyhisselam, Haber

YAŞAM Haberleri

Ateş yanmış kızarmış, mancınık hazırlanmıştır. İbrahim aleyhisselamın sükûneti Nemrud’un gözünden kaçmaz, onun vakarından ürkmeye başlar.

İbrahim aleyhisselâm da aynen Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) gibi yetim doğar. Annesi Emile Hatun (Nuna veya Ebyuna olarak da geçer) hâmile iken, babası Târuh kavuşur rahmet-i rahmana.
Server-i Kâinat “Âdem aleyhisselâmdan babam Abdullah’a kadar, hep nikâhlı ana-babalardan geldim. Hiçbir babamın zinâ ile çocuğu olmadı”  buyururlar.
“Ben babam (ceddim) İbrâhim’in (aleyhisselâm) duâsı, kardeşim Îsâ’nın (aleyhisselâm) müjdesi ve annemin rüyasıyım!”  
Fahri Âlem’in anne, baba ve dedeleri zamanlarının en asîl, en şerefli, en cemîl, en temizleridir. Şüphesiz Târuh da öyledir. Aslen Harranlıdırlar, yaşanan bir kıtlık üzerine göçer gelirler Fırat Dicle arasına.
Havalide bulunan Keldani kavmi sabiidir (yıldızlara taparlar) O yıllarda hükümran olan Nemrud (Babil krallarına Nemrud denir) önceleri cömert ve adil bir meliktir, kazandığı zaferlerle kibre kapılır ve tanrılık iddiasında bulunmaya başlar. Pek güçlüdür, düşünün Mısır ve Anadolu elinin altında, karşısına çıkacak devlet yoktur cihanda.
“İsmini duyduğunuz kimselerden, yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mü’min, ikisi de kâfir idi. Mü’min olanlar Zülkarneyn ile Süleymân aleyhimesselâm idi, kâfir olanlar ise Nemrud ile Buhtunnasar. Beşinci olarak, yeryüzüne, benim evlâdımdan biri, yâni Mehdî mâlik olacak.”

KORKUTAN RÜYA
 Nemrud bir gün rüyâ görür. Gökyüzünde bir nûr… Ama öyle parlak ki güneş bile sönük kalır yanında. Sonra biri gelip tahtından kaldırır, yere çarpar.
Dehşetle uyanır, kâhinleri çağırır, tabirini sorar. Derler ki “bir peygamber doğar ve...”
-Ve?
-Saltanatınızı yıkar!
Nemrud felaket panikler “emrimdir” der, “bundan böyle kimse çocuk sâhibi olmayacak!”
Her on âilenin başına bir memûr diker, kontrol altında tutar. Erkekler hanımlarının yanına yaklaştırılmaz. O sene doğan binlerce masum yavruya acımadan kıyarlar. Gelgelelim Emile Hatun İbrahim aleyhisselamı bir mağarada dünyaya getirir. Emzirmeye gider saklıca. Hoş, nurlu bebeğin gıdaya ihtiyacı yoktur. Parmaklarından yağ, bal, süt ve hurma şırası akar. Elini emmesini bizzat Cebrâil aleyhisselâm öğretmiştir ona. Çabuk büyür, bir ayda bir yaş alır âdeta.
İşte bu yüzden muhafızların gözünden kaçar.

ÂZER, ÜVEY BABA
Emile Hanım ilerleyen yıllarda rahmetli kocasının kardeşi Âzer ile evlenir. Âzer ne yazık ki put yapar.
İbrahim aleyhisselam üvey babası Âzer’e sorar?
-Benim rabbim kim?
-Annen!
-Peki annemin Rabbi?
-Benim.
-Seninki?
-Nemrud?
-Ya Nemrud’un rabbi?
Şiddetli bir tokat atar. “sus çocuk, iş açma başıma!”
İbrahim aleyhisselam tam bir muvahhiddir. Üvey babası Âzer putlardan dem vurdukça. “Ne şu acizlerden mi bahsediyorsun” der, “göremiyorlar, işitemiyorlar. Ne zarar verebilirler, ne de fayda!“
Âzer, yaptığı putları çocuklarına sattırmaktadır. Hazret-i İbrâhim’i de yollar çarşıya. Putları bacağından sürükleye sürükleye götürür, toza çamura bular. “Haydi içsene” der, kafalarını birikintilere sokar. Akşam kıra döke getirir, savurur ortaya. “Satılmıyor” der, “kimse metelik vermiyor bunlara!”
Âzer azarla yıldıracağını sanır ama Hazret-i İbrahim’in sorduğu sualler karşısında çaresiz kalır, asabileşmeye başlar.
İbrahim aleyhisselam büyüdükçe tefekküre dalar. Yaratıldığı kesindir de yaratanı nasıl bulmalı acaba? Batıp kaybolan şeylerin olmadığı kesindir, ay, güneş, yıldız olamaz asla.
Ve Allahü teala bulüğa ermeden rüşd, hidayet verir ona.

BALTA ONUN BOYNUNDA!
 Keldânî kavmi mihrican günleri toplanıp şenlik yapar. Yemeklerini bereketlensin (!) diye putların önüne bırakır, kırlara çıkarlar. Güler oynar, günü ziyafetle sonlandırırlar.
O yıl Hazreti İbrahim’i de şenliğe çağırırlar. Birlikte yola çıkar, sonra bir bahane ile döner katılmaz onlara. Puthâneye girer, yetmiş kadar putu kırar ve baltayı en iri putun boynuna asar. Ki bu som altından yapılmıştır, gözlerinde iri iri pırlantalar.
Kalabalık mutat olduğu üzere kırdan döner, puthâneye girince ne görseler? Hepsi paramparça!
Feryat, figan!
Bu işi, yapsa yapsa İbrahim yapmıştır der, bulup getirir sorguya alırlar.
- Bunları sen mi kırdın?
- Niye kendisine sormuyorsunuz, bakın balta onun boynunda.
- Putlar konuşamaz ki ama… Elleri ayakları oynamaz.
- Kendilerini koruyamayanlar sizi nasıl koruyacaklar? Demek ki bunlara tapınmak boşuna.

EĞİLMEM ASLA!
İbretlik bir ceza versin diye Nemrud’a anlatırlar. Nemrud küplere biner “getirin onu buraya!”
İbrahim aleyhisselam (16 yaşındadır daha) huzura alınır, eğilmez bükülmez.
Nemrud sorar; “Niçin secde etmedin bana?”
- Ben Rabb’imden başkasına secde etmem, kula kul olmam!
- Senin Rabb’in kim?
- Dirilten ve öldürendir.
Nemrud zindandan iki mahkûm getirtir. Birini serbest bırakır, öbürünün boynunu vurdurtur.
- Bak biri kaldı biri gitti. Demek ben de diriltip öldürebiliyorum bu durumda!
- Allahü teâlâ güneşi doğudan getirir. Eğer gücün yetiyorsa sen de batıdan…
Cevap verilecek gibi değildir, onu bir an önce ortadan kaldırmalıdır, yoksa…
Hem öyle bir öldürmelidir ki insanlar birbirine anlatsınlar. Kimse tanrılığını sorgulamaya kalkışmasındır bundan sonra.

ODUN DAĞI
Rivayetlere göre üç ay boyunca odun toplattırır, âdeta bir dağ. Hatta evlerin kapılarını pencerelerini söker katarlar yığına. Müşrikler adağa başlar “şu işim olsun, filan miktar odun vereceğim yığına” artık ne umuyorlarsa…
Ve değişik noktalardan tutuşturulur. Alevler çok uzaklardan görünür, bulutlara değer âdeta. Günlerce yanıp kızgın kor olur ki üstünde uçan kuşları bile yutar.
Serçe gagasında su taşımaktadır o sıra. Derler “o katre ile ne yapabileceğini sanıyorsun?”
- Biliyorum faydası yok ama tarafımı belli ediyorum.
Çabalayanlardan biri de karıncadır. Hak ile batıl arasında bi taraf olan bertaraf olur zira.
O gün Nemrud efsane kulesine yerleşir, önünde şerbetler kadehler, arkasında atlas yastıklar.
Evet ateş beklediğinden de büyüktür ama yalazından dumanından yaklaşılmaz.  Şimdi İbrahim’i tam ortasına atamadıktan sonra? Bunca masraf boşa mı gitti acaba?
O sıra şeytan gelir, insan kılığında. “Neden mancınık kullanmıyorsunuz” der, “oturtun, savurun alevlerin ortasına!”
Evet, öyle yapmalıdırlar, şölene hareket katacaktır ayrıca.        (Devamı yarın)

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...