"Başını secdeden kaldır!"

A -
A +
Mahşer halkı, hesabın başlaması için Peygamberimize varıp yalvarırlar...
Efendimiz, onlara;
"Rabbim izin verirse ben şefaat ederim" buyurur.
Sonra "Arş-ı âlâ"ya varır.
Ve secdeye kapanır.
Bin sene secdede kalır... Çoklarının haramdan kazandıkları mallar, boyunlarında birer "dağ" gibi halka olur...
Ağlayıp inlerler!
"Vâ veylâ, vâ sebûrâ!" diye feryat ederler.
Zekâtı verilmeyen mallar, "koca bir yılan" olup sahibinin boyunlarına dolanır...
O kimseler bunalıp;
"Bu nedir?" derler.
"Bunlar, dünyada zekâtını vermediğiniz mallardır" denilir.
Bazılarının avret mahallerinden kan, irin ve cerahat akar... Tahammülü imkânsız pis kokuları vardır!
Bunlar da "zina" edicilerdir.
Bir kısmının dilleri böğürlerine sarkmıştır...
Bunlar da "iftira" edenlerdir.
Hak teâlâ buyurur:
"Yâ Muhammed! Başını secdeden kaldır, şefaat et, kabul olunur."
Efendimiz bu hitabı işitir.
Başını secdeden kaldırır.
Ve "Yâ ilâhi! Kulların arasından iyileri ve kötüleri ayır ki bu azaba tahammülleri kalmadı" der.
Duası kabul olur.
Ve Mîzan kurulur.
Böylece ehl-i mahşer izdihamdan kurtulur... Ama bu çileler "cehennem azabı" yanında, denizde "damla" bile değildir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.