Başüstüne komutanım!

A -
A +

Şeyh İsmail İzzeddin Efendi, Adapazarı'nın Hendek ilçesine bağlı Şeyhler köyünde yaşadı. Kabri de oradadır.
Osmanlı ordusu, bu köyün yakınlarında mola verdi bir gün.
Komutan, bir eri çağırıp:
"Şu ilerdeki köye git. Yiyecek bir şeyleri var mı diye sor bakalım!" dedi.
Er çıkıp bir ihtiyara rastladı.
Yaşlı adam sordu ere:
"Nereye gidiyorsun?"
"Erat için yiyecek bakacaktım."
"Asker evlâdım, var git kumandanına selâm söyle. Ben şimdi gider, size yemek getiririm" dedi.
Ve koştu eve.
Bir ufak tencere "pilav" ile birkaç adet "çöreği" çıkın yapıp aldı bir eline... Öbür eline de bir güğüm "ayran" alıp hızla geldi ordu kumandanına:
"Paşam! Asker için yiyecek getirdim."
Kumandan güldü.
"Baba, şuncağız yemek, koca bir orduya yeter mi hiç?"
"Yeter yeter, haydi bekletme eratı."
Kumandan "Hayırdır inşallah" dedi.
Ve çıktı çadırından.
İhtiyar da arkasından.
Tabağını alan geldi... O, Besmeleyle bir kepçe "pilav" ile bir "çörek" koydu her bir erin tabağına. Birer tas da "ayran".
Binlerce asker, yedi, içti ve doydular... Sevimli ihtiyar izin alıp giderken kumandan seslendi arkasından:
"İsminizi bağışlar mısınız?"
"Bana Şeyh İsmail derler" dedi.
Ve kayboldu gözden.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.