Yüksek sesle ağlamayınız!

A -
A +

Mevlâna Halid-i Bağdâdi hazretlerinin son günleriydi...
Vasiyet etmek istedi.
Sevdiklerini çağırdı.
Huzuruna geldiler.
Onlara dönüp "Size, benim ölümüm gibi musibet gelmez. Ancak sabrı tavsiye ederim. Ölürsem yüksek sesle ağlamayın ki bu bana eza verir!" buyurdu.
Sevdiği bir talebesi vardı.
İsmi Seyyid İbni Âbidin.
Bazı fıkhi sualler sordu.
Cevaplarını aldı ve fevkalâde edeple "Bu gece bir rüya gördüm efendim" diye arz etti.
Mübarek zat sordu:
"Hayırdır, ne gördün?"
"Osman-ı Zinnureyn hazretleri vefat etmişti efendim... Cenazesinde çok büyük kalabalık toplanmıştı. Namazını da ben kıldırdım" dedi.
Büyük veli, ona;
"Bu rüyanın tâbiri şöyledir ki; çok yakında ben vefat ederim. Namazımı sen kıldırırsın. Zira ben, Hazret-i Osman'ın evlâdıyım" buyurdu.
Sonra odasına çekildi.
O gece mübarek benzi sarardı.
Ölüm alâmetleri belirdi.
O anda her âzâsından, hatta saç tellerinden bile Rabbini zikrettiği açıkça belli oluyordu.
En son bir âyet okudu...
Bu âyet-i kerimede mealen (Ey mutmainne olan nefs! Sen Rabbinden, Rabbin de senden razı olmuş olarak cennetime gir) buyuruluyordu.
O esnada vefat etti.
Namazını, talebesi İbni Âbidin kıldırdı ve Kasiyun tepesinde defnedildi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.