"Senin rızan için yaptıysak!.."

A -
A +
Vaktiyle "üç kişi" bir yolculuğa çıkarlar. Bir dağda akşam olur.
Bir mağaraya sığınırlar. Dağdan koca "bir kaya" yuvarlanır.
Mağaranın ağzını kapatır.
İçeride mahsur kalırlar.
Açmayı denerler.
Ama ne mümkün.
Kaya tonlarca ağırlıktadır.
"Bir milim" oynamaz.
Çaresizdirler!
Bir tanesi açar ellerini.
"Yâ İlâhî!.. Benim çok yaşlı annem babam vardı. Onları doyurmadıkça biz yemezdik... Bunu senin rızan için yaptıysak, kaldır bu musibeti üstümüzden" diye yalvarır.
Kaya biraz aralanır.
Ama henüz dardır.
Bu defa ikincisi yalvarır;
"Yâ İlâhî!.. Komşumuzun 'çok güzel bir kızı' vardı. Onunla buluşmayı çok isterdim, ama o reddederdi. Sonra bir 'kıtlık' oldu... Bize muhtaç oldular. Bunu fırsat bilip onlara erzak verdim ve kıza, 'haydi!' dedim... O, 'Allah'tan kork!' deyince vazgeçtim. Senin rızan için vazgeçtimse bizi kurtar."
Kaya az daha aralanır.
Ama yine dardır.
Bu sefer üçüncüsü el kaldırır;
"Yâ İlâhî!.. Amele tutmuştum. Birisi ücretini almadan gitti, ben onun parasını çalıştırdım. Yüzlerce koyun birikti hesabına. Gelip ücretini isteyince 'koca bir sürüyü' verdim ona. Bunu senin rızan için yaptıysam bizi kurtar."
O anda taş biraz daha kayar.
Artık çıkmaya müsaittir.
Çıkar ve kurtulurlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.