"Bu anlattığınız kimse benim"

A -
A +
İstanbul'da devlet ricalinden biri, evine âlimlerden birkaçını çağırmış dinî sohbet ederken sordu onlara:
"Günümüzde kalp gözü açık bir veli var mıdır acaba?"
Âlimlerden biri;
"Evet var, Ahmed Kuddusi hazretleri. Niğde'nin Bor kazasında ikamet ediyor" dedi.
Adamcağız "peki" dedi.
Ve mektupla davet etti onu İstanbul'a.
Kuddusi hazretleri daveti aldı.
Ve gelip bu zatın kapısını çaldı.
Ev sahibi açtı kapıyı.
"Hoş geldiniz" deyip içeri aldı.
Ve âlim olduğunu anladı.
Hâl hatır sorduktan sonra;
"Hocam, bir şeyler anlatınız da istifade edelim" dedi.
Kuddusi hazretleri;
"Peki" deyip şunu anlattı:
"Geçen gece birisi Sarayburnu'nda gezinirken 'güzel bir hanım' gelip bindi bir sandala. Kadın, fena cezbetmişti kendisini.
Başka sandalla takip etti izini.
Kadın Üsküdar'da sahile çıktı.
O da çıkıp gitti peşinden.
Hanım, girdi bir köşkten içeri.
O kimse ümitsizce döndü geri.
Ama onu bir an unutamıyor.
Utancından kimseye de anlatamıyor!
Şimdi bu derdine çare arıyor..."
Adam bunları dinleyince;
"Aman hocam! Bu anlattığınız kimse benim işte. Başımdan geçenleri aynen anlattınız ve beni rahatlattınız. Çünkü himmetinizle o kadını şimdi unuttum tamamen. Sayenizde kurtuldum bu dertten" dedi.
Ve sordu nihayet:
"Sahi siz kimsiniz?"
"Bana, Kuddusi derler" buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.