"Haydi bizim haneye gidelim"

A -
A +
 
Kazvin’de doğan Ali bin Ömer Harbi hazretleri, Allah adamlarındandır.
Kerametleri vardı.
Kalpleri okurdu.
Bir kişi, bu zatın sohbetine giderken yolda kendi kendine "Huzuruna varınca, ‘Efendim, zât-ı âlinizin yediği yemekten bana da ikram eder misiniz’ diye arz edeyim" dedi.
Bu düşünceyle vardı.
Oturup sohbet ettiler.
Nihayet sohbet bitti, büyük veli, bu kimsenin eline yapışıp “Haydi bizim haneye gidelim” buyurdu.
Ve eve vardılar.
Sonra üzerinde “yufka” ve “hurma” bulunan bir sini getirip; “Biz bunlardan yeriz kardeşim. Haydi, birlikte yiyelim” buyurdu.
Yiyip kalktılar...
Adam mahçuptu! "Âh, keşke öyle düşünmeseydim" diyordu içinden...
● ● ●
Biri de anlatıyor ki: Ben, Ali bin Ömer Harbi hazretlerinin arkasında ilk defa namaz kıldığımda bir şey dikkatimi çekmişti.
Şöyle ki;
Çok elbisesi vardı, hem de süslü, sırmalıydı. İçimden “Bu nasıl zühd ve takva ehlidir ki, süslü ve sırmalı elbise giyiyor?” dedim.
Öyle biliyordum.
Yani Allah adamları, dünyaya düşkün olmadıkları için “eski elbise” giyerler zannediyordum.
Ve namaz bitti.
Mübarek zat bana bakıp “Sırmalı elbise giymek, zühdü ve takvayı bozmaz’ buyurdu.
Utancımdan yerin dibine geçmiştim!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.