"Yâ Rabbî! Şifa ver bu çocuğa"

A -
A +
İstanbul’da yetişen velilerden Abdülehad Nuri hazretleri zamanında bir kadı, yâni hâkim vardı.
Evi, bu velinin evinin yanındaydı.
Ve onu çok seviyordu.
Bir gün nefes nefese geldi bu zata:
“Hocam duanıza muhtacız.”
“Hayrola, ne oldu?”
“Oğlumuz tauna yakalandı. Dua edin de kurtulsun.”
Büyük veli;
“Ben aciz bir kulum. Allah’ın dediği olur” buyurdu.
Sonra el kaldırıp;
“Yâ Rabbî! Hastalığı da veren sensin, şifayı da. Şifa ver bu çocuğa” diye dua etti.
Sonra buyurdu ki:
“Oğlunuz iyileşti.”
Kadı Efendi şaşırdı!
“İyileşti mi efendim?”
“Evet, evde dolaşıyor.”
Kadı, sevinçle koştu evine.
Gördü ki oğlu iyileşmiş.
Şükretti Rabbine...
● ● ●
Bir talebesi de çalışıp kadı oldu.
Tayin ettiler onu bir yere. Oraya gitmek için bindi gemiye.
Sonra bir fırtına, bir rüzgâr.
Ne yapacağını şaşırdı insanlar?!.
Feryat figan sesleri sardı gemiyi!
O sırada yetişti büyük veli.
“Ey insanlar!.. Deniz de bir mahlûktur, emredileni yapar” buyurdu.
Sonra kalktı.
Ve nidâ etti ki:
“Ey fırtına, ey rüzgâr! Sakin olun ki kurtulsun insanlar.”
O anda durdu rüzgâr.
Kurtuldu yolcular...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.