Emîr nasıl olur?

A -
A +
İbrâhim Havvâs hazretleri Bağdat’ta yaşayıp, Rey şehrinde vefat etti. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin talebesidir.
Bir gün birlikte hac yoluna çıkarlar.
Çıkmadan üstadı sorar:
“İbrâhim! Yol boyunca birimizin emîr olması lâzım, sünnettir. Hangimiz emîr olsun?”
“Siz olun efendim.”
“Emîr ben isem sen bana uyacaksın, tamam mı?”
“Tamam efendim.”
Ve yola çıkarlar...
Bir müddet sonra yorulur ve bir kuyu başında mola verirler.
Üstadı, İbrâhim Havvâs’a;
“Sen şu gölgede otur” der.
Kendisi kalkıp çalı çırpı toplar.
Ateşi yakar, kuyudan su çeker.
İbrâhim Havvâs arz eder:
“Efendim, ben de yardım etseydim.” “Hayır, sen otur.”
Mecburen susar.
Ama içi içine sığmaz.
Yemeklerini yer, yola devam ederler.
Sonra bir “yağmur” başlar.
Hocası, paltosunu çıkarır.
Onun üzerine tutar.
İbrâhim Havvâs utanır.
“Efendim siz ıslanıyorsunuz.”
“Olsun, ben böyle istiyorum.”
O, yine susar.
Çünkü söz vermiştir.
Hem üstâda ne denir?
Ama içinden geçirir ki:
"Keşke emîr ben olsaydım.”
Haccı edâ edip dönerler.
Hazret-i Cüneyd;
“Bak İbrâhim, emîr olmak böyledir işte. İleride sen de emîr olursan, benim gibi yap! Her meşakkate sen göğüs ger. Her sıkıntıya sen katlan” buyurur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.