Çocukken belliydi...

A -
A +

Büyük velî  Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri henüz çocukken hidâyet nurları parlıyordu alnında.

Ne zaman Ebû Bekr-i Sıddîk'ın ismini ansaydı, o anda karşısında görürdü kendisini.
İmâm-ı Rabbânî hazretlerini düşünse onun rûhâniyeti gelirdi karşısına.
Babası çok severdi onu.
Bir gün ona bakıp;
“Ey oğlum! Sen dünyaya gelince ben dünyadan soğudum” dedi.
On altı yaşındaydı...
Babası birden hastalandı.
Bu, ölüm hastalığıydı.
Günleri sayılıydı.
Oğluna döndü ve
“Ey oğlum! Ömrünü boş şeylerle hebâ etme” diye vasiyet etti.
O da cevâben;
“Başüstüne” dedi.
Allah dostlarını buldu.
Ve sohbetlerine devam etti.
Akrabâları mâni oldular.
“Sen ne yapıyorsun? Ecdâdın mevkî sâhibi kimselerdi. Biz, senin de mevkî makam sâhibi olmanı istiyoruz” dediler.
Hoşuna gitmedi bu sözler.
O gece bir rüyâ gördü.
Bir velî zât geldi yanına.
Ona şefkatle baktı.
Ve “Sen akrabâlarına bakma! Bu dünya vefâsızdır. Sen âhirete yönel. İnsan, cam parçasıyla, elması değişir mi?” buyurdu.
Sabah uyandı...
Kalbine baktı.
Mevkî makam sevgisinin tamamen silinip gitmiş olduğunu gördü. Dünyayı bir tarafa bırakarak kendisini yetiştirecek bir "mürşit" aramaya başladı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.