Hikmetini anlayamadılar

A -
A +
Seyyid Ebül Vefâ hazretlerinin kabr-i şerîfi İstanbul’un Vefâ semtindedir. Bu zât, Buhâra'ya gidip zâhirî ilimleri tahsil ederek geri döndüğünde hocası Şenbekî hazretleri çok iltifat etti kendisine. Ancak bu iltifatı fazla buldu insanlar. Şenbekî hazretleri; onların da anlamaları için bir ziyâfet tertip edip, herkesi buna dâvet etti. Bir maksadı vardı. Ebül Vefâ hazretlerinin gerçek yönünü bilmeyen o insanlara onu tanıtmak istiyordu. Dicle'nin kenarında kurdurdu sofraları. Bu dâvete yüzlerce insan gelmişti. Yemekler yenildi. Şerbetler içildi. Şenbekî hazretleri, dâvetlilere; “Ey insanlar! Bugün Allahü teâlânın öyle kulları var ki, hırkasını şu suyun üzerine bıraksa ne batar, ne de ıslanır” buyurdu. Ve çıkardı hırkasını. O suya attı. Hırka hem ıslanmadı. Hem de batmadı. Su üzerinde öylece durdu. Kendi de suda yürüdü. Hırkanın üzerine çıktı. İki rekât namaz kıldı. Ve silkeledi hırkasını. Su yerine "toz" saçıldı etrâfa. Lâkin halk, Şenbekî'yi tanıyordu. Onun için şaşırmadılar. Ama Ebül Vefâ hazretlerini tanımıyorlardı. Onunsa asıl maksadı, Ebül Vefâ’yı tanıtmaktı. O binlerce insana; “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki; her talebe, üstadı sâyesinde saâdete kavuşur ve kıymet kazanır. Ama benim saâdetim, Ebül Vefâ sâyesindedir” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.