Resûlullah’ın şefkati

A -
A +
Peygamber Efendimiz; insanlara olduğu gibi her can taşıyan mahlûka da acır ve şefkat ederdi... Hayvanlara eliyle “su kabını” tutar içmesine yardım ederdi. Bindiği at koşup da terlese, yüzünü mübârek eliyle silerdi.
Hem mütevâzıydı.
Hem de heybetli!
Bir gün huzûruna biri geldi.
Bir derdini arz edecekti.
Ancak mübârek yüzüne bakınca Efendimizin’in heybetinden terlemeye başladı!
Zîrâ korkuya kapılmıştı!
Efendimiz bunu sezdiler.
Ve o kimseye dönüp;
"Sıkılma! Ben hükümdâr değilim... Ben de herkes gibi yer içer; yorulur otururum" buyurdu.
Adam bunları işitti.
O korkusu gitti...
Ve derdini açabildi.
● ● ●
Efendimiz, genellikle hüzünlü idi! Sebebini sorduklarında "Benim gördüğümü siz görseydiniz, az güler, çok ağlardınız!" buyururdu.
O, Hak teâlânın sevgilisiydi.
Allah, Ona "İste vereyim" dedi.
Ancak O, dünyâ serveti istemedi.
● ● ●
Peygamber Efendimiz Allahü teâlânın Habîbi, Sevgilisi olduğu hâlde Allahtan en fazla korkan da yine O idi! Bir gün evden çıktı...
Mescide geldi.
Ve eshâbına;
"Allahü teâlâdan en çok korkanınız benim!" buyurdu.
Bu korku iledir ki;
Namaza durunca göğsünün hırıltısı işitilir, su fokurdar gibi sesler duyulurdu! Nitekim Hazret-i Âişe, bu sesi sürekli işittiğini haber vermiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.