Niçin kabul etmiyormuş?

A -
A +
Türkistân’ın en büyük velîlerinden Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin huzûruna bir gün bir kadı, yâni hâkim gelip;
“Efendim, beni de talebeliğe kabul edin” diye ricâ etti.
Ne hikmettir, bilinmez.
Kabul etmedi mübârek.
Tekrar tekrar arz etti.
Hatta çok yalvardı.
O yine iltifat etmedi.
Cevap da vermedi.
Bir talebesi;
“Efendim, falan kadı, talebeliğe kabul edilmiyorum diye pek çok üzülüyor” diye arz etti.
Büyük velî;
“Evlâdım! O kadı’nın gönlünde dünyalık var. On sene sonra kavuşacağı mevkîye hırslı olan bir kimseyi talebeliğe kabul etmek uygun olmaz. Böyle birine büyüklerin yolu anlatılmaz. Siz onu düşünmeyin” buyurdu.
Talebe “Peki efendim” dedi.
Aradan on sene geçti...
Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri de göçtü bu dünyadan.
O kadı mı?
Baş kadı olmuş, murâdına erdiği için de pek sevinçliydi...
Ve artık bu yola girmek gibi bir arzu kalmamıştı kalbinde.
Murâdına kavuşmuştu.
Memnundu hayatından.
Talebeler bu hâli görüp;
“Hocamızın kerâmeti çıktı. Onu talebeliğe kabul etmemekte ne kadar haklıymış. Meğer adamın kalbinde mevkî makam düşüncesi varmış” dediler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.