"Eğer şunu yaparsan…"

A -
A +
Zünnûn-i Mısrî hazretleri zamanında o yerin, “sirbaç” diye bir mahallî yemeği vardı ki çok sevilen bir yemekti o yörede.
Onu ne zaman yemek istese, kendi kendine "Ey nefsim! Eğer şunu yaparsan onu sana yediririm" der ve o işi yaptırırdı nefsine.
Yine bir gün geldi.
Nefsi istedi bu yemeği.
O zaman da; “Ey nefsim! Kur’ân-ı kerîmi bir defâ hatmedersen, onu sana yediririm” dedi.
Ve başladı okumaya.
Hatmi bitirip yedi o yemeği.
● ● ●
Zünnûn-i Mısrî hazretleri vefat edince; on binlerce mümin toplandı o mevkîde.
Aşırı sıcak bir gündü.
Namazı kılınıp da cenâze omuzlara alınınca, büyük grup hâlinde “kuşlar” belirdi havada.
Uçarak geldiler.
Yol boyunca kanatlarını açıp ve yan yana uçarak gölgelik ettiler insanlara.
Ertesi gün oldu...
Sevenleri, kabrini ziyârete geldiler.
Kabir üzerinde 'nur’dan bir yazı gördüler. İnsanoğlunun yazısına benzemiyordu. Her okuyan, şaşırıyordu hayretten!
Zîra şöyle yazıyordu:
"Zünnûn, Allah'ın evliyâsı ve dostudur. O, Rabbinin sevgisiyle canını fedâ etmiştir.”
O vefat edince; bâzı büyük âlimler Resûlullahı rüyâda gördüler.
Şöyle ki;
Resûlullah Efendimiz eshaptan birkaç kişiyle otururken;
“Siz, Hak âşığı Zünnûn’u tanıyor musunuz? O, şimdi bize geliyor. Kalkın, onu karşılayalım” buyurmuştu onlara.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.