"Nefsini mi azarlıyorsun?"

A -
A +
Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sevdiklerinden Emîr Hüseyin adında biri anlatıyor:
Hocam beni bir iş için Buhâra'ya göndermişti.
Yolda, kendi kendime;
“Ey nefsim! Sen ne zaman ıslah olacaksın. Senin şerrinden ne zaman kurtulacağım. Meğer sen ne hâin, ne alçakmışsın. Hattâ sen yüz bin şeytandan daha zararlıymışsın” diyerek nefsimi azarlıyordum.
O anda bir “ihtiyar” gördüm.
Nûr yüzlü bir zâttı:
“Selâmün aleyküm evlât.”
“Aleyküm selâm beybaba.”
“Nefsini mi azarlıyorsun?”
“Evet efendim.”
“İyi de, sen, sana düşeni yaptın mı?”
“Neyi meselâ efendim?”
“Dînini öğrendin mi, öğrendiğinle amel ediyor musun? Evet, nefs-i emmâren çok alçak, pek hâindir. Ama yola gelmesi de, senin gayretine bağlı” dedi.
Çok hoşuma gitti.
Nasîhat istedim ondan.
“Hocan ne emrederse cân-ü gönülden yap. Zîra kurtulman, ona tâbi olmaya bağlı. Bunu yaparsan, nefsini temizlersin. İtiraz edersen bir milim yol alamazsın” dedi.
Sonra kayboldu gözden...
Sözlerini kalbime yazdım.
Ve çekidüzen verdim hâlime.
Ama kimdi bu zât?
Çok merak etmiştim...
Velhâsıl seferden dönüp hocamın huzûruna geldim.
Bana bakıp sordu:
“Sana, o güzel nasîhatleri yapan zâtı tanıdın mı?”
“Tanımadım efendim.”
“O, Hazret-i Hızır'dı.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.