"Yâ Rabbî, kimseyi yakma!.."

A -
A +
1300’lü yıllar... Gelibolu’da Allah dostlarından biri yaşamaktadır.
Hoca Hamza Efendi.
Bir câmide imâmlık yapar.
Halkı irşat eder.
Kalplere “Allah sevgisini” nakşeder.
İstemez hiç kimsenin ızdırap çekmesini.
Hele cehennemde yanacak olanları düşündükçe, mahvolur âdeta!
Seherlerde kalkar.
Secdeye kapanıp;
“Yâ Rabbî! Hiç kimseyi ateşte yakma” diye yalvarır.
Gözyaşları döker!
Onun meclisinde gıybete yer yoktur...
Yapan olursa da susturup;
“Eğer birini kötüleyeceksen beni kötüle” buyurur.
Bir gün vâliyi kötülerler.
O kimselere;
“Eyvâh, gitti orucun sevâbı” buyurur.
Onlar derler ki:
“Siz gıybet etmediniz.”
Büyük zât;
“Evet, gıybet etmedim, ama dinledim. Gıybeti dinleyen de günâha ortaktır” buyurur.
● ● ●
Bir gün de sevdiklerine;
“İhlâs, her yaptığı işi, sırf Allah emrettiği için yapmaktır” buyurur.
Dinleyenler;
“Ya ihlâs olmazsa efendim? diye sorarlar.
Cevâbında;
“Nice oruç tutanlar vardır ki, oruçtan kârları, yalnız açlık ve susuzluk, nice ibâdet yapanlar da vardır ki, bundan kârları, sâdece yorgunluktur. Zîrâ bu ibâdetleri, Allah için yapmamışlardır” buyurur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.