"Öyle pişmân oldum ki!.."

A -
A +
Bağdat’ta yaşayan evliyâdan Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin kabr-i şerîfi, Bağdat’tadır.
Bu büyük zât yaşadığı bir hâdiseyi, şöyle anlatıyor:
Çarşı içinde bir dükkânım vardı ki orada alım-satım işiyle uğraşıyordum.
Bir akşam evdeydim...
Yalnız oturuyorken;
“Çarşı yanıyooor!” diye bir ses duydum.
Hemen koşup gittim.
Bütün dükkânlar yanmıştı.
Yalnız benimki yanmamıştı.
Sevinip, gayriihtiyârî;
“Elhamdülillah” dedim.
Ama sonra toparlandım.
Başımı önüme eğdim.
Utandım kendimden!
Zîra diğer Müslüman kardeşlerim üzüntülüydü!
“Onlar üzüntülüyken, ben nasıl seviniyorum?” dedim.
Çok pişmân oldum.
Zîra ben de üzülmeliydim.
Onların derdiyle dertlenmeliydim.
Odaya kapanarak;
“Ey nefsim, sen nasıl Müslümansın ki, kendi menfaatini düşünür, gayriyi düşünmezsin!" dedim.
O kadar pişmân oldum ki,
Hiç unutmadım bu hatâmı.
● ● ●
Bir gün de bir talebe;
“Ey efendim, ben huzurlu olmak istiyorum, ne yapmamı tavsiye edersiniz” diye sordu.
Büyük zât, ona;
“Hiç günâh işleme. Huzursuzluk, günâh işlemekten olur. Hattâ, ayağımız taşa takılsa, veya evde tabak çanak kırılsa, bu, işlediğimiz bir günâh sebebiyledir” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.