Niçin bayılıp düştü?

A -
A +
Ebû Abdullah Merrâkuşî hazretleri “rahmetullahi aleyh” evliyânın büyüklerindendir... Kahire'de vefât etti... O devirde “iki kişi” kavgaya tutuşmuştu. Ancak biri güçlü kuvvetli, diğeri ise zayıftı. Güçlü olan, vurup yere yatırdı zayıfı. Ve belinden bıçağı çıkardı. Tam adama saplamak üzereydi ki, bu zât gördü onu ileriden. Ve koştu hemen. Kulağına bir şeyler fısıldadı. İşte ne olduysa o anda oldu… Eli ayağı kesildi adamın. Rengi kaçtı. Elindeki “bıçak” yere düştü... Kendi de yıkıldı bir tarafa! İnsanlar koşup geldiklerinde, zor nefes alıyordu! Sordular ki: “Hayrola, niçin düştün?” Yüzü kireç gibiydi. Ve tâkati yoktu konuşmaya. Gözleriyle bu zâtı işâret edip; “İşte şu giden ihtiyar" diyebildi ancak. Kimse bir şey anlamamıştı. “Ne oldu, anlatsana” dediler. Güçlükle mırıldandı: “O ihtiyar, kulağıma eğilip; 'Senin bu yaptığını Allah görüyor' dedi. Sonrasını hâtırlamıyorum...” İnsanlar birbirlerine; “İşte Allah korkusu budur" diyorlardı. O da kalkıp koştu bu velî zâtın arkasından. Elini öpüp “talebesi” olmakla şereflendi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.