"Biz hesâba dâhil değiliz!"

A -
A +
Abdülhakîm Arvâsî hazretleri “rahmetullahi aleyh” sülâle-i Resûl’den bir büyük âlim zâttır. İlmiyle âmil, büyük bir velî idi.
Yanında çok âlimler yetişti.
Güzel simâlı, buğday benizliydi.
Nûrlu ve sevimliydi.
Kaşları hilâl gibi kabarık ve inceydi.
Gözleri irice görünür, hürmet telkin edici bir vakar sâhibiydi...
Her hâli İslâmiyet’e uygundu.
Onun varlığı bir ihsân-ı ilâhîydi bu millete. Çok da mütevâzıydı.
"Ben" demezdi aslâ.
Kendisine iltifat edilince:
“Biz hesâba dâhil değiliz” buyururdu.
Sohbetlerinde;
“Bizler hâzır olsak sayılmayız, gâip olsak aranmayız” derdi.
Hâlbuki her ilimde deryâ idi.
Tasavvufta büyük evliyâ idi.
Birçok fen adamlarının, hattâ profesörlerin, çözülmez sandıkları çetin meseleleri bir kalemde çözer, aydınlatırdı zihinleri.
Bâzen sormadan cevaplardı.
Kerâmet göstermekten kaçınırdı.
Onda, Resûlullah’ın ahlâkı vardı.
Sanki o devirden bugüne yadigârdı.
Misâfiri çok severdi.
Ziyâretlere giderdi.
Sohbetlerinde “Tek bir vakit namazım kazâya kalacağına, bin defâ ölmeyi tercîh ederim” derdi.
Sevdiklerine;
“Bir velî ‘ben’ demez. Zîra bunu söylemek için mevzû bulamaz” buyururdu.
Ve sık sık;
“Hak teâlâ bir kula imân verdiyse, ne ki ona vermedi. İmân vermediyse, ne ki ona verdi?” derdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.