"Siz, Nuh Peygambere gidin!"

A -
A +
Mahşerin sıkıntısı dayanılmaz hâl alınca, ehl-i mahşer Âdem Nebî'ye başvururlar.
Ve derler ki:
“Ey Babamız! Hâlimiz pek fenâdır, bize şefâat et ki, hesâbımız başlasın.”
Âdem Nebî onları dinler.
Ve kendini geri çekip;
“Siz Nuh Peygambere gidin!” der.
Mahşer halkı Nuh Nebî'ye giderler.
Ve kendisine;
“Yâ Nuh! Sen bize şefâat et ki, Rabbimiz hesâbımıza baksın” derler.
O da kendini geri çeker.
Ve ehl-i mahşere:
“İbrâhim Nebî'ye gidin!” buyurur.
Onlar; İbrâhim Peygambere varırlar.
Selâm verirler.
Ve kendisine;
“Yâ İbrâhim! Sen, Allah’ın dostusun. Şefâat et ki, hesap başlasın” derler.
O da özür diler.
Ve o gelenlere;
“Siz Mûsâ Peygambere gidin!” der.
Ehl-i mahşer bir ümitle Mûsâ Nebî'ye varır ve şefâat etmesi için yalvarırlar.
O da “yapamam” der.
Onlardan özür diler ve;
Siz Îsâ Nebî'ye gidin!” der.
Bu defâ Hazret-i Îsâ'ya varıp yalvarırlar. Ancak O da kendini geri çeker.
“Yapamam” der.
Ve ehl-i mahşere;
“Siz Hâtem-ül Enbiyâ'ya gidin. Çünkü peygamberlerin en üstünü odur” buyurur.
Sevinirler.
Ve Ona gidip; “Yâ Muhammed! Ne olur, sen şefâat et ki, hesâbımız başlasın” diye yalvarırlar...
Efendimiz şefâat eder.
Ve sıkıntıdan kurtulurlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.