"Bu, bizim Ömer değil mi?"

A -
A +
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), bir gün şehri geziyordu.
Bir sokağa girdi.
Ve yürüyüp ilerledi.
Çok yaşlı ve safça bir kadıncağız, evinin önüne çıkmış, güneşleniyordu.
Kızı, Halîfeyi fark edince, telâşla seslendi annesine:
"Anneciğim çabuk içeri gir."
"Hayrola kızım ne oldu?"
"Emîr-ül mü’minin geliyor.”
İhtiyar kalkıp içeri girdi.
Zîra çok merak etmişti Emîrin kim olduğunu.
Pencereyi açtı.
Ve onu bekledi.
Halîfe ilerleyip, tam o evin önünden geçiyordu ki yaşlı kadın tanıdı Hazret-i Ömer’i.
Ve içinden:
“Bu, bizim Ömer" dedi.
Ve seslendi kızına:
"Kızım, hani Emîr geliyordu?"
"Evet anne, emîr geliyor.”
Kadıncağız dedi ki:
"Kızım, biz ona Ömer derdik.
O Ömer ne vakit emîr olmuş?"
Halîfe bunu işitti.
Çok hoşuna gitti.
Ve kalbinden düşündü ki:
"Ömer'i kendine tanıtan kim?"
Zîra çok merak etmişti.
Başını kaldırdı.
Pencereye baktı.
O saf kadıncağızı gördü.
Ve ona doğru seslendi ki:
“Doğru diyorsun ey hâtun!
Ben, bildiğin Ömer'im işte."
Çok sevinmişti.
Sevinci yüzünden okunuyordu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.