"Dünyada en güzel şey nedir?"

A -
A +
Sultân III Mustafa Hân, İstanbul'daki Lâleli Câmii'ni yaptırdığı sıralarda, o çevrede Lâleli Baba nâmında bir Allah dostunun ziyâretine gitti bir gün.
Tam kalkacaktı ki, sordu Ona:
“Dünyâda en güzel şey nedir?”
Lâleli Baba:
“En güzel şey, yiyip içmek ve def-i hâcetini rahat bir şekilde yapabilmektir” buyurdu.
Sultân, beğenmedi bu cevâbı.
Ayrılıp saraya döndü.
Ve şiddetli kabızlığa yakalandı.
Kıvranıyordu sancıdan.
Düşününce anladı hatâsını.
Lâleli Baba'ya gidip:
“Efendim, beni affedin” dedi.
Lâleli Baba sordu ona:
“Seni bu dertten kurtarırsam, karşılığında ne vereceksin?”
“Şu câmiyi size vereyim” dedi.
Mübârek omuz silkti:
“Yetmez!”
Daha neler neler vadetti.
Ama hep aynı cevâbı aldı:
Sordu nihâyet:
“Peki ne istiyorsunuz efendim?”
“Saltanatını.”
“Peki, onu da verdim” dedi.
Büyük velî, duâ etti.
Pâdişâh rahatladı.
Lâleli Baba sordu:
“Şimdi pâdişâh ben miyim?”
“Evet, pâdişâh sizsiniz” dedi.
Büyük velî;
“Bir saltanat ki, bir def-i hâcete değişiliyor, böyle ucuz saltanat lâzım değil. Câminin adı bize yeter” buyurdu.
Câminin ismi (Lâleli) oldu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.