Hak şerleri hayr eyler...

A -
A +
Osmân Bedreddîn, hocasının sohbetine kavuşmak için bir gün çıktı erkenden.
Yolda şiddetli tipiye yakalandı!
Bir adım ilerisini göremiyordu.
Çâresizdi! Yere çöktü.
Ve annesinden duyduğu bir ilâhîyi söylemeye başladı:
Hak şerleri, hayr eyler.
Zannetme ki, gayr eyler.
Ârif ânı seyr eyler.
Mevlâ görelim n'eyler.
N'eylerse, güzel eyler.
O anda bir genç belirdi önünde.
Beyaz bir at üzerindeydi.
Onu, atının terkisine bindirdi.
Şerbet verdi meşin kırbasından.
Sonra erzak torbasını uzatıp;
“Al şunu!” dedi.
“Nasîbinde ne varsa ye!”
O, bir tek (hurma) aldı torbadan.
Bu genç, Hızır aleyhisselâmdı.
Bu kanâatkâr hâli hoşuna gitti.
Ve sırtını okşayıp;
“Ey Bedreddîn! Nasîbin açık, evin bereketli olsun. Haydi in, hocana selâm söyle” buyurdu.
Baktı ki köye gelmişler.
Sıçrayıp indi attan.
Hızır da kayboldu ortadan.
Üstâdı da onu düşünüyordu.
O anda çalındı kapısı.
Merakla açtı kapıyı.
“Acabâ kim geldi?” diyordu.
Karşısında onu görüp, sevindi.
Gerçi ona mâlum olmuştu.
Ama, yine de sordu:
“Hâfız! Kimdi o atlı kişi?”
“Bilmiyorum” dedi
Hocası buyurdu ki:
“O kişi, Hızır aleyhisselâmdı...”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.