"Efendim, ne olur bizi affedin!"

A -
A +
Bağdat'ta bir kişi, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine düşmanlık besliyordu. Bir gün de taklidini yaparak alaya aldı bu büyük zâtı. Ama cezâsı gecikmedi. Aklını oynatıp cinnet getirdi. Yakınları, bu zâta koşup; “Ne olur, affedin” dediler. O yine merhamet etti. Ve o kimseyi affetti. Adam, ânında iyileşti. Bin pişmandı yaptığına. Hemen gidip özür diledi. Ve talebesi olmakla şereflendi... ● ● ● Bu büyük velî, talebesiyle birlikte Bağdat'tan Şam şehrine hicret ediyorlardı ki yolda karşılarına bir soyguncu grubu çıktı âniden. Çok da kalabalık idiler. Onlardan biri şöyle anlatıyor: Tam hücûm edecektik ki, kafileden beyaz kaftanlı biri, beyaz at üzerinde ileri çıktı. Ve heybetle dikildi karşımıza! Adam gitgide büyüyordu. Sonra dağ kadar oldu. Korkudan yerlere yuvarlandık. Hatâ ettiğimizi çok iyi anladık. Sonra o kişinin yerinde Hâlid-i Bağdâdî hazretlerini gördük. Meğer o korkunç kişi, bu zâtmış. Hürmetle ona yaklaştık. Ve emân diledik kendisinden. “Bizi affedin” diye yalvardık. Affedince bıraktık soygunculuğu. Talebesi olmakla şereflendik...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.