"Benim hâlim, muhakkak o zâta malûmdur”

A -
A +
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri zamanında bir vâli, Abdülbâki adında bir kimseyi, Bağdat'a vazifeli olarak göndermişti. Abdülbâki Efendi, Bağdat'ta bir ay kaldı. Ve parası bitti. Sıkıntıya düştü! Hiç tanıdık kimse de yoktu Bağdat’da. "Kimden borç para alabilirim?" diye düşünürken, Hâlid-i Bağdâdî hazretlerini hâtırladı. Çok ferahladı ve; "O, Allahın velî kuludur. Benim hâlim, muhakkak o zâta malûmdur” diye düşündü Kalktı ve giyindi. O velî zâta gidecekti. Tam o anda kapısı çalındı. Açtığında kapıda biri vardı. Fakat onu tanımıyordu. Merakla sordu: “Buyurun, kimi aradınız?” “Abdülbâki Efendi siz misiniz?” “Evet benim.” Elindeki keseyi ona uzatıp; “Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin size selâmları var. Belki parasız kalmıştır. İşbu hediyemizi lütfen kabul etsin buyurdular” dedi. Ve keseyi ona verdi. Sonra “İzninizle” dedi. Ve ayrılıp gitti. Abdülbâki Efendi saydı parayı. Tam yirmi bin altın vardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.