"Böyle yapmakla eline ne geçecek?"

A -
A +
Mevlânâ hazretleri zamanında bir âlim vardır ki, bu büyük velînin kıymetini bilmez.
Onu sevmez.
Bir gün bâzı âlimler bir evde toplanırlar.
Aralarında bu âlim de vardır.
O, bunu fırsat bilir.
Mevlânâ aleyhinde sözler söyler.
Hattâ daha ileri gidip;
“O geldiğinde, her ne derse, ben tersini söyleyeceğim” der.
Âlimler şaşırırlar!
Bu sözü beğenmezler.
Sadreddîn-i Konevî;
“O, Allahın sevgili kuludur. Böyle yapmakla eline ne geçecek? Eden, kendine eder” diyerek îkaz eder.
Ama adam inatçıdır.
“Bu dediğimi yapacağım” der.
O esnâda kapı açılır.
Hazret-i Mevlânâ içeri girer.
Ve o âlime dönüp;
“Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah!” der.
Ve ekler:
“Haydi, tersini söyle!”
Adam hayrette kalır!
Ne diyeceğini şaşırır!
Tersini söylese küfre girecektir.
Mahçup olur, utanır!
İşte o zaman Mevlânâyı iyi tanır.
Yapacağı tek şey vardır artık.
Elini öpüp affını diler.
Dahası, hizmetine girer.
Onun himmetiyle tasavvuf yolunda hızla ilerler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.