YAŞAMAK İÇİN GELECEĞE ANLAMAK İÇİN GEÇMİŞE BAKMAK LAZIM

Bu haftaki yazım, aslında geçenlerde Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan Beyefendi’nin de katıldığı bir toplantıdaki söyleşiler esnasında şekillendi. Toplantıda farklı alanlarda değerli konuklar vardı. Dinlediklerim heyecan vericiydi. Özellikle de Osman Bey’in yaptığı kısa konuşma. Katılımcılarla yaptığımız sohbetlerde anladık ki iki sezondur Cüneyt Asan’la birlikte sunduğumuz HALKIN MUTFAĞI gibi çıktısı olan ve sosyal sorumluluğun ötesinde ülkenin kültürel değerlerine sahip çıkma hedefi olan programların desteklenmesi tesadüfi değil. Bu bir MİSYON ve elbette bu misyonu yürütecek ortak aklın VİZYONU var ortada. Bunu görmek, gerçekten memnuniyet verici.

Dört yıldır Türkiye gazetesi için hazırladığım EN BÜYÜK SOFRA sayfasında olduğu gibi, Halkın Mutfağı programında da birçok farklı ve etkili başarı öykülerine yer verdik. EMEK OLMADAN YEMEK OLMAZ teması üzerine kurduğumuz program, Anadolu mutfak kültürleri ekseninde şekillendi. Bu sayfada sizlere aktarmaya çalıştığım; Anadolu’da yetiştirilen GELENEKSEL ÜRÜNLER, PİŞİRME TEKNİKLERİ, ÜRETİMDE KADINLARIN ROLÜ gibi konulara tele- vizyon programında da ağırlık verildi. Hep ne diyoruz; MUTFAK KÜLTÜRÜ deyince sadece fiziksel olarak sağlıklı hayat için gerekli besinleri sağlamak değil mesele… Aynı zamanda ruhumuzu da beslemeli. Yani hem fizyolojik hem psikolojik hem de sosyolojik ihtiyaçlarımız bizi mutfağa yönlendiriyor, bu bilhassa bilinmeli. 

COĞRAFYANIN ‘FARKINDA OLMAK’

Yemek; kültür, tabiat gibi hayatın içerisindeki sakin deneyimleri derinlemesine bünyesinde barındırır. “YEMEK İÇİN YAŞAMAK” ile “YAŞAMAK İÇİN YEMEK” ikileminin bir tarafında kalmadan, hayat ile yemek arasındaki dengeyi sağlamak, yaşadığımız COĞRAFYANIN FARKINDA olarak sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmek kıymetli olan. Anadolu’da yaşayanların iyi bildiği gibi ÜZÜNTÜYLE, SEVİNÇLE, KEDERLE, MUTLULUKLA yan yanadır mutfaklarımız. Gıdanın salt beslenmeden daha fazlası olduğunu; KİMLİĞİMİZİ, HAYAT BİÇİMİMİZİ yansıttığını görürüz. Yolunuz Anadolu’ya düştüğünde net olarak fark edersiniz bu tespitimi. 

İŞTE BÜTÜN BU SEBEPLER ÇERÇEVESİNDE İYİ VE NİTELİKLİ GIDANIN KÜLTÜREL İZİNİ SÜRMEK VE ANADOLU COĞRAFYASININ SUNDUKLARINI KEŞFETMEK, PAYLAŞMAK ÇOK ÖNEMLİ ve ŞÜPHESİZ BÖYLESİ ÖNEMLİ BİR AMACA SAHİP ÇIKMAK DA BİR O KADAR DEĞERLİ.

KÜLTÜREL MİRASA DOKUNMAK

Çok büyük bütçelerle yapılan bilinirlik çalışmalarını düşünürsek kurum ya da kuruluşların bu tür çalışmalarda ne gibi sonuçları hedefledikleri ya da hangi sonuçlara ulaştıkları önemsenmeli. 

Bu sebepledir ki, gerek EN BÜYÜK SOFRA sayfamızda gerekse HALKIN MUTFAĞI programında tabiatın sunduklarının tadına varmayı, bu sayede tabiatı ve kültürü koruyan ve kollayanlar ile beraber bir araya gelmeyi, pişirmeyi, yemeyi, paylaşmayı hedefledik. Aldığımız tepkiler gösterdi ki, başarılı olduk. Ben şu muhteşem söze çok inandım ve o toplantıda da özellikle vurguladım: “YAŞAMAK İÇİN GELECEĞE; ANLAMAK İÇİN GEÇMİŞE BAKMAK LAZIM”... Hem bugüne hem de bize bırakılan mutfak özelinde kültür mirasımıza dokunmaya çalışıyoruz. Üretici ve üretim sorunlarına, kadın emeğine, sonuç olarak şehirlerimizin turizm adına çabaları içinde gastronominin önemine vurgu yapıyoruz. Özetle bilgilendirici ve keyifli bir şekilde bilgimizi ortaya koymaya çabalıyoruz. Bu gayretimize sağlanan destek de bu misyonu yürüten ortak aklın vizyonu ile değerleniyor. Başta Osman Arslan Bey olmak üzere, yanımızda olan herkese bu vesileyle bir kere daha bu ülkenin kültür değerlerine yaptıkları katkılardan dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. 

İNANIN ÇOK İHTİYACIMIZ VAR, ÜLKEMİZİN İNSANINA GÜVENMEYE, ÜRETTİKLERİNE ÇOK İHTİYACIMIZ VAR.