Huzurun kıymetini bilmek!..

A -
A +
Bir hükümdar, kölesi ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini, sıkıntısını tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı!
Büyük nimetlere kavuşan kimse, bunların kıymetini bilmeli. Cenab-ı Hak takdir etmeseydi, imkân vermeseydi, seçmeseydi, kim içinde bulunduğu nimetlere kavuşabilirdi? Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Verdiğim nimetlerime şükrederseniz, artırırım. Eğer verdiğim nimetin kıymetini bilmezseniz, bunun Allah'ın size bir lütfu, bir ihsanı ve bir nimeti olduğunu unutursanız, elinizden alırım, sonra da size çok acı azap yaparım.)
Nimetin elden çıkmasının en büyük sebebi, insanların, nankörlüğüdür. Allahü teâlânın bu lütfunu, ihsanını unutmasıdır. 
Velhasıl herkes büyük bir imtihana tâbidir. Cenab-ı Hak, hepimizi muhafaza eylesin! Böyle bir gaflet yüzünden, içinde bulunulan nimet elden giderse   her şey biter.
Âmâ doğanın, âmâ olarak ölmesi çok zorsa da, sabrederse âhirette büyük nimetlere kavuşur. Fakat gözü açık bir insan, her rengi, her güzelliği, her nimeti gören bir insan, kendine verilen nimetlerin şükrünü yerine getirmemişse; gözü kapandıktan sonra, çektiği acı ve ızdırabı hayâl bile etmek mümkün değildir...
Balık suyun kıymetini bilmez, sudan çıkarılınca tekrar kavuşmak için çırpınıp durur. İnsanlar da böyledir. İçinde bulunduğu nimetlerin şükrünü hakkıyla bilemez, beterin beterini yaşamadıkça anlayamaz...
Bir zamanlar Padişah kölesi ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini, sıkıntısını tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Avutmak için çok uğraştılar, ama bir türlü sakinleşmedi. Padişahın keyfi kaçtı.
Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir zat Padişahın huzuruna çıktı, "Müsaade buyurursanız ben onu sustururum" dedi. Padişah da "Lütfetmiş olursunuz" dedi...
Yaşlı adam emretti, köleyi yaka-paça tutup denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra yakalayıp, gemiden tarafa çektiler...
Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene sıkıca sarıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı...
Yaşlı adamın yaptığı iş Padişahı hayrete düşürdü. "Bu işteki hikmet nedir?" diye sordu.
Yaşlı zat şöyle cevap verdi:
-Köle önce suya batmanın, boğulma tehlikesi geçirmenin acısını tatmamıştı. Gemideki selametin kıymetini bilmiyordu. İşte huzur ve saadet de böyledir. Bir felaket görmeyen kimse, huzurlu yaşama nimetinin kıymetini bilemez...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.