Onlar, dünyaya gönül bağlamaz!

A -
A +
Evliyânın büyüklerinden Habîb-i Acemî hazretlerinin hanımı bir gün, nafakalarının bittiğini, ev için erzâk lâzım olduğunu bildirdi. O mübarek de bir şey demeyip sustu...
Takva, Allahü teâlâya inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmek, yani Allahtan korkup haramlardan sakınmak demektir.
Takva ehli şüpheli işlerden de sakınırsa vera sahibi olur.
Helal malın fazlasından, şüphelilere düşme korkusu ile mubahların çoğunu terk etmeye ve dünya sevgisinden sakınmaya zühd denir. Zühd sahibine de "zâhid" denir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: 
"İnsanların en akıllısı zâhiddir. Çünkü o dünyaya gönül bağlamaz."
***
Evliyânın büyüklerinden Habîb-i Acemî hazretlerinin hanımı bir gün, nafakalarının bittiğini, ev için erzâk lâzım olduğunu bildirdi. Habîb-i Acemî bir şey demeyip sustu. Sabahleyin; "Çalışmaya gidiyorum" diyerek evden çıktı. Kulübesine gidip ibâdetle meşgul oldu. Akşam eve gelince hanımına "Öyle bir zâtın işinde çalışıyorum ki gâyet cömerttir. O zâtın kereminden utandım da bir şey isteyemedim. On günde bir ücret vereceğini söylüyorlar. On gün sabret. On günlük olunca kendisi verecektir" dedi... 
Onuncu gün olduğunda, kulübesinde öğle namazını kıldıktan sonra, "Bu akşam hanıma ne söyleyeceğim" diye düşünüyordu. Tam o sıralarda evine beyaz elbiseli kimseler geldi. Birisinin sırtında un çuvalı, birisinin sırtında yüzülmüş, pişirilmeye hazır koyun, birisinin sırtında, içinde yağ, bal, baharat vb. eşyâların bulunduğu bir tulum ve birisinin elinde, içinde 300 gümüş bulunan bir kese vardı. Evinin kapısını çaldılar. Habîb-i Acemî hazretlerinin hanımı kapıyı araladı. Gelenler ellerindekilerini bıraktılar ve; "Bunları, efendinizin çalıştığı yerin sâhibi gönderdi. Eğer, Habîb işini artırırsa biz de ücretini artırırız diye söyledi" deyip gittiler...
Habîb-i Acemî, akşam mahzun ve mahcûb bir şekilde evine döndü. Daha eve girmeden, içeriden tâze ekmek ve yemek kokuları geldi. Hanımı kendisini karşıladı ve şöyle söyledi:-Efendi! Kime çalışıyorsan, hakîkaten o çok iyi bir kimseymiş, ikrâm ve ihsân sâhibi bir zâtmış. Bugün öğle vaktinde şunları göndermiş. Ayrıca, "Habîb'e söyle, eğer o işini artırırsa biz de ücretini artırırız" diye haber göndermiş... 
Bunun üzerine hazreti Habîb, hayretle; "Allah Allah, on gün çalıştım. Bana bu ihsânlarda bulundu. Demek daha çok çalışırsam kim bilir neler verecek" dedi ve kendini tamâmen Hak teâlâya ibâdete verdi. Böylece Allahü teâlâya ibâdet edip, Hasan-ı Basrî hazretlerinin kalplere tesir eden sohbetleri ile yükselerek duâsı makbul büyük zâtlardan oldu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.