İffetli olanlar ve aza kanaat edenler

A -
A +
Ebû Saîd el-Hudrî hazretleri babasının ölümünden sonra geçim sıkıntısı çekiyordu. Ailenin kadınları ona "Resûlullaha git, ondan bir şey iste; herkes istiyor" dediler...   Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) Eshâb-ı kirâmın fakihlerindendir... Bu mübarek zat, bin yüz yetmiş hadis rivâyet etmiştir. Bunlardan kırküç tanesi Buhâri ve Müslim'de diğerleri de öteki hadis kitaplarında bulunmaktadır. Rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûlullah efendimiz buyurdu ki: ''Dört çeşit kalp vardır: Temiz ve nurlu kalp; perdeli ve karanlık kalp; çarpık kalp; karışık kalp. Temiz kalpler müminlerin kalbidir; iman bu kalplerin çorağıdır. Perdeli ve karanlık kalpler kâfirlerin kalpleridir. Çarpık kalpler münâfıkların kalpleridir; bunlar hakkı tanır, fakat onu inkâr ederler. Karışık kalpler, içinde hem iman hem nifak bulunan kalplerdir; bu kalplerde kan da var, irin de var. Bunların hangisi galebe çalarsa o kalp de, o hâl ve mâhiyeti alır." Ebû Saîd hazretleri, Medine'de Mescid'i Nebevî'nin inşasına katılmış, Bedir Gazasında küçük olduğundan bulunamamış, onüç yaşında Uhud Gazasına babası ile katılmış ve bu savaşta babası Mâlik şehid olmuştur. Babasının ölümünden sonra ailesinin geçimi ona kalmış ve önceleri açlık çekmiş, karnına taş bağlamıştır. Ailenin kadınları, "Kalk da Resûlullaha git, ondan bir şey iste, herkes istiyor" dediklerinde önce gitmemiş, sonra Resûlullah'ın huzuruna gittiğinde onun şu hutbeyi irâd ettiğini görmüştür: ''İstiğna (aza kanaat) gösteren ve iffeti muhafaza eden insanları Cenâb-ı Hak âlemden müstağni (tok gözlü) kılar..." Bu sözü duyduktan sonra bir şey istemeye cesaret edemeden dönmüştür. Bunun sonrasını kendisi şöyle anlatır: "Resûl-i Ekrem'den bir şey dilemeyerek döndüğüm hâlde Cenâb-ı Hak bize rızkımızı gönderdi. İşlerimiz o kadar yoluna girdi ki, Ensar içinde bizden daha zengin bir kimse yoktu..." Ebû Saîd hazretleri, Resûlullah efendimizin on iki gazasında yer almıştır. Hazreti Ömer ve Hazreti Osman devirlerinde Medine'de fetvâ vermiş, Hazreti Ali devrinde Nehrevan Savaşında bulunmuştur. Ebû Saîd hazretleri, Hicri 74 yılında seksenbir yaşında vefât etmiştir... Vefatına yakın günlerde oğlu Abdurrahman’ın elinden tutup Mescid-i Nebevi’nin yakınındaki Cennet'ül-Bakî Mezarlığı’na giden büyük sahabi, oğluna kenardaki tenha bir köşeyi işaret ederek der ki: “Beni işte şu köşedeki boşluğa defnedin. Üzerime de sakın gösterişli bir şey yapmayın. Ayrıca arkamdan da sesli şekilde ağlamayın. Bana iyilik yapmak istiyorsanız bu vasiyetimi aynen yerine getirin!..”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.