Her istediğini yemek israftır!

A -
A +
Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Abdestte fazla su kullanmak israf olur... Doyduktan sonra fazla yemek, acıkmadan yemek ve her istediğini yemek de israftır..."
 
 
İsraf, malı yok etmek, faydasız hâle getirmek, dîne ve dünyanın mubâh olan işlerine faydalı olmayacak şekilde sarf etmektir. Malı denize, kuyuya, ateşe ve elden çıkmasına sebep olan yerlere atmak, onu helâk etmektir. Kullanılamayacak hâle sokmak, kırmak, kesmek, hayvanları soğuktan, düşmandan korunacak yere koymamak ve açlıktan ölmelerini önleyecek kadar yedirmemek de, helâk etmektir. Elbise, ayakkabı gibi giyim eşyasını iyi kullanmayıp çabuk eskitmek, yıkarken suyu, sabunu çok harcamak, elektriği, doğalgazı boş yere yakmak, hep israftır... Abdestte ve gusülde, suyu sünnet olandan fazla kullanmak da israftır. Sa'd hazretleri, abdest alırken, Resûlullah Efendimiz görüp sordu:
-Yâ Sa'd! Suyu niçin israf ediyorsun?
-Yâ Resûlallah! Abdest alırken de israf olur mu?
-Büyük nehirde de olsa, abdestte fazla su kullanmak israf olur, buyurdu.
Doyduktan sonra fazla yemek, acıkmadan yemek ve her istediğini yemek de isrâftır. Resûlullah Efendimiz;
-Her istediğini yemek israftandır, buyurdu.
Sadaka vermekte de, israf vardır. En'âm sûresi, yüzkırkbirinci âyetinde meâlen, (Ekini hasat ettiğiniz zaman, fakirlerin haklarını verin ve israf etmeyin. Allahü teâlâ, israf edenleri elbette sevmez) buyuruldu. Bu da, (Sadaka verirken israf etmeyin) demektir. Sâbit bin Kays hazretleri, bir günde beş yüz ağacın hurmalarını toplayıp hepsini sadaka vererek evi için hiç bırakmayınca, bu âyet-i kerîme inmişti...
Mu'âz bin Cebel hazretlerinin bir hurma ağacı vardı. Hurmalarını toplayıp hepsini sadaka verdi. Hemen (Fakat, israf etmeyin) âyet-i kerîmesi geldi. İsrâ sûresi, yirmidokuzuncu âyetinde meâlen, (Ey Habîbim! Malını, kendine kalmayacak şekilde dağıtma!) buyuruldu.
Bir çocuk, Resûlullah Efendimize gelip, bazı lüzumlu şeyleri saydı sonra;
-Annem beni sana gönderip bunları istedi, dedi. Peygamber Efendimiz;
-Bugün bende bunların hiçbiri yok, buyurdu. Çocuk;
-O zaman gömleğini ver, dedi. Hemen, mübârek arkasından gömleğini çıkarıp çocuğa verdi ve evinde gömleksiz kaldı.
Bilâl-i Habeşî hazretleri, ezan okuyunca, cemâat her zaman olduğu gibi, Resûlullahı bekledi. Gelmeyince merak ettiler. Birkaçı evine bakıp, gömleksiz olduğundan gelemediğini anladı. O zaman, bu âyet-i kerîme geldi...
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İki şeyden birine kavuşan insana gıpta etmek, buna imrenmek yerinde olur. Allahü teâlâ bir kimseye İslâm ilimlerini ihsân eder. Bu da, her hareketini, bilgisine uygun yapar. İkincisi, Allahü teâlâ, birine çok mal verir. Bu kimse de malını, Allahü teâlânın râzı olduğu, beğendiği yerlere harcar.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.