Kıyâmet gününde amelleri tartılmayanlar

A -
A +
Kıyâmet günü, dünyada felaketlere maruz kalmış olanlar getirilir. Bunların amelleri için mîzanlar kurulmaz, amelleri tartılmaz ve kendilerine mükâfatlar yağdırılır...   Önceki ümmetlerden birinin peygamberi, Allahü teâlâya şöyle niyaz eder: "Yâ Rabbi! Mümin kulların sana itâat ederler. Emirlerini yerine getirirler. Yasakladığın şeylerden sakınırlar. Böyle olmakla beraber bunlar, birçok dünyalık nimetlerden mahrum olurlar, hatta belalara ve musibetlere maruz kalırlar. Buna karşılık imansızlar ise sana itaat etmezler. Yasaklarından kaçınmazlar. Senin emirlerini yerine getirmezler. Böyle olduğu hâlde bunlar, her türlü dünyalık nimetlere sahip olurlar. Belalardan, musibetlerden, felâketlerden uzak kalırlar. Bunun hikmeti nedir?" Allahü teâlâ, bu peygamberine vahiy ile şu cevabı verir: "Müminler benim kullarımdır. Belalar, felaketler, musibetler ve nimetler de benimdir. Her biri beni anar, tesbih eder. Müminin günâhı bulunur. Bazen ben onu bir kısım dünya nimetlerinden mahrum eder, musibetlere düçâr ederim. Bu hâl, onun günâhlarına kefâret olur, günâhları mağfirete uğrar. Böylece, günâhsız olarak bana gelir. Ben de kendisini iyi amelleri ile mükâfatlandırırım. İmansızlara da dünyalık nimetlerini bol bol verir, musibetlerden uzak ederim. Böylece bana gelirler. Ben de onları günâhları sebebiyle şiddetle cezalandırırım." Kıyâmet günü olunca, dünyada iken iyi ameller işlemiş, fakat hiç felaketlere, belalara maruz kalmamış olanlar getirilir. Namaz, oruç, sadaka, zekât, hac gibi nice ameller mîzâna konur. Böylece mükâfatları ödenir... Yine, iyi ameller işlemiş olmakla beraber, aynı zamanda felaketlere de maruz kalmış olanlar da getirilir. Fakat bunların amelleri için mîzanlar kurulmaz, amelleri tartılmaz, defterleri açılmaz. Bilâkis, dünyada üzerlerine musibetlerin dökülmesi gibi, kendilerine mükâfatlar yağdırılır...        *** Allahü teâlâ, kıyâmet günü mazeret beyan etmemeleri için, dört insanı, dört sınıf insana hüccet olarak gösterir:  1- Zenginlere karşı, Süleyman aleyhisselâmı hüccet olarak gösterir ve (Sen, Süleyman'dan daha zengin değildin. Onun zenginliği onu, bana ibâdetten alıkoymadı da, seni mi alıkoydu?) buyurur. 2- Esir ve kölelere karşı Yûsuf aleyhisselâmı hüccet olarak gösterir ve (Yûsuf da bir esîr ve bir köleydi. Onun bu hâli, kendisinin bana ibâdet yapmasına mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur. 3- Fakirlere karşı İsâ aleyhisselâmı hüccet gösterir ve (Îsâ'nın fakirliği, kendisinin bana kulluk etmesine mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur. 4- Hastalara karşı da Eyüp aleyhisselâmı hüccet gösterir ve (Bunca ağır olmasına rağmen Eyüp'ün hastalığı, kendisinin bana kulluk etmesine mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.