"Sana sığınana ihânet etme!.."

A -
A +
"Sabredildiği zaman öfke baldan daha tatlı olur... İyi amellerin üstü örtülemez... Sana sığınana ihânet etme!.. Bir şey isteyeni boş çevirme!.. Gıybet eden insandan kaç!.."
 
 
Bizden önceki kavimlere gönderilen Peygamberlerden birisi, bir gün bir rüyâ gördü. Kendisinden, sabahleyin kalkınca karşısına ilk çıkan şeyi yemesi, ikinci olarak karşılaştığı şeyi gizlemesi, üçüncü olarak karşılaştığı şeyi kabul etmesi, dördüncü olarak, karşılaştığını yeise, ümitsizliğe düşürmemesi, beşinci olarak karşılaştığından da kaçması isteniyordu...
Sabah oldu. O peygamber (aleyhisselâm) kalkınca, karşısında gözüne ilk çarpan büyük bir dağ oldu. Hiç tereddüt etmeden onu yemek için yürüdü. Yanına yaklaşınca dağ birden küçüldü ve baldan daha tatlı bir lokma hâline geldi. Onu yiyerek yola koyuldu... Biraz gidince karşısına altın bir tas çıktı. Bir çukur açarak onu gömdü ve tekrar yola koyuldu. Fakat biraz gittikten sonra dönüp arkasına baktığında altın tasın toprağın üstüne çıkmış olduğunu gördü. Geri döndü. Onu tekrar gömerek yine yoluna devam etmek üzere hareket etti. Fakat biraz gidince yine dönüp geriye baktığında, altın tasın yine dışarıda olduğunu hayretle müşâhede etti ve yoluna devam etti... Biraz gidince, kendisine doğru gelen bir kuşla karşılaştı. Kuşun peşinde de bir şâhin vardı. Kuş;
-Ey Allahın nebîsi, beni kurtar, diyerek yardım istedi. Onu himâyesine aldı; yeninin içine sakladı. Şâhin;
-Ey Allahın nebîsi, ben açım. Rızkıma mâni olma! dedi.
Bu sırada Allahü tealanın nebîsi "Benden, üçüncü olarak karşılaştığımı kabul etmem, dördüncü olarak karşılaştığımı da yeise düşürmemem istenmişti. Üçüncü bu kuş. Onu kabul edip kurtardım. Dördüncüyü de ümitsizliğe düşürmemem lâzım" diye düşündü. Yanında bulunan etten biraz keserek beklemekte olan avcı kuşa attı. O da onu alıp gitti. Kuşu da salıvererek yola koyuldu... İlerlerken pis kokulu bir cîfe (pislik) ile karşılaştı. Ondan süratle uzaklaştı...
O gece rüyâsında kendisine gündüz olan hâdiselerdeki hikmet, sır şöyle izâh edildi:
"Bir dağ olarak gördüğün ve sonradan baldan daha tatlı bir lokma hâline gelen şey, öfke ve kızgınlıktır. Öfke, önce büyük bir dağ hâlindedir. Sabredildiği ve yenildiği zaman baldan daha tatlı bir lokma olur.
Altın tas, güzel ve iyi amellerdir. İyi ve güzel ameller, hareketler, davranışlar ne kadar örtülürse örtülsün, yine de açığa çıkarlar.
Sakladığın kuş, sana sığınana ihânet etmemeni, himâyene almanı öğretmek istemektedir.
Şahine et vermen; birisi senden bir şey istedi mi, kendi ihtiyâcın olsa bile onun hâcetini görmek gerektiğine işârettir.
Kendisinden kaçtığın pis koku ise gıybete işârettir. Gıybet eden insanlardan, pis kokulu cîfeden kaçarcasına kaç!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.