İşte gençlere kurtuluş reçetesi!

A -
A +
Şâh-ı Nakşibend hazretleri kaç yüz sene evvel, gençler için ellerini açıp şöyle dua etti: “Yâ Rabbî, kim bu büyükleri severse, onun kalbinden dünyâ sevgisini çıkar, kendi sevgini koy...”
 
Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. Yaşlılık zamanına "erzel-i ömür" derler, istediklerini yapamaz. Gençlikte ibâdet etmeyi büyük bir nimet bilmelidir, bu fırsatı elden kaçırmamalıdır. Gençliği zikir ile Allahü teâlânın nimetlerini düşünmekle, cenâb-ı Hakka ağlamak ve yalvarmakla ve kabir ve kıyâmetin azaplarını düşünmekle geçirmelidir. Bunu yapabilmek büyük nimettir! 
Din büyükleri buyuruyorlar ki:
Müminler, kaybettikleri şu iki şey için, gözlerinden yaş yerine kan akıtsalar, geri getiremezler: "Firâk-ı ahbâb" ve "Firak-ı şebâb"... Yâni kaybettiği ahbaplar ve gençlik. Burada gençlikten maksat, geçen günlerdir. Dün geçti, bir daha geri gelmez. Ebû Turâb-ı Nahşebî hazretleri ne güzel buyurmuş: "Bugünü düşünürüm, dün geçti, yarın var mı?/Gençliğe de güvenmem, ölen hep ihtiyar mı?"
Bu dünyâda misâfiriz. İşte geldik gidiyoruz. Gideceğimiz yerde lâzım olan şeyleri burada toplamazsak, orada cezâsını görürüz. Hem o ceza, ebedîdir, sonsuzdur. Aklı olan, sonsuz olan azaptan kurtulmak için her çâreye başvurur. Hâlbuki çâresi, ancak dünyâda iken kâbildir ve çok kolaydır... Son pişmânlık fayda vermez. Fırsat elde iken kazanmalı...
         ***
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) buyurdu ki:
"Kardeşim bu Yahûdiler, bir kelime için koca bir kitap yazarlar. Nasıl meselâ, bir köpeğe 'Arap' demek için roman yazarlar, tiyatro yaparlar, film çevirirler, gençleri bozmak için. Yâhut 'Allah Baba' dedirtmek için... Böylece bir mürşid-i kâmil görmeyen, dînini tam öğrenmeyen gençlerin îmânını çalarlar kardeşim... Bilmiyor çünkü. Doğrusunu bilseler, aldanmazlar. Sarıklı sakallı, hoca şeklindeki bir sanatçının yaptığı harekete, bir kahkaha atsa, mazallah küfre girer, îmânını kaybeder. Çünkü dînen kutsal olan şeylere saygısızlık, küfre sebep olur. Onun için böylelerini seyretmek uygun değil kardeşim... 
Şâh-ı Nakşibend hazretleri kaç yüz sene evvel, ellerini açıp (Yâ Rabbî, ne olacak bu gençlerin hâli? Bunlar başka şeylerle uğraşıyorlar. Allah’ım, bana kuvvet ver, bana bir şey ihsân et ki, ben bu insanlara faydalı olayım. Bu gençlere yardımcı olayım, Cehennemde yanmasınlar) diye yalvardı efendim, günlerce, secdeye kapanıp cenâb-ı Hakka duâ etti... Çünkü onlar görürler. Cenneti, Cehennemi görüyorlar. Cehennemdeki ateşi görünce ciğerleri parçalanıyor. Onun için mübârek, (İmân edin de Cehennem ateşinde yanmayın) diyor... Ve duâsı kabul oldu. Duâ da şu: “Yâ Rabbî, kim bu büyükleri severse, onun kalbinden dünyâ sevgisini çıkar, kendi sevgini koy...”
Allah adamlarını sevenlere ne büyük müjde...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.